Bir hikaye ve iki mektupreindeer3.gif (9123 bytes)

Hikaye

Ben de Amerika'dan döndüm: New York'ta Televizyonlarda ve sinemalarda YeşilÇam'dan filmler var; Televizyon haberleri ve programları sadece içerik bakımından değil, sunan ve oynayan kişilerin giysilerine kadar hep Türkler taklit ediliyor. Adamlar medyada Amerikancayı bırakmış "Spot, Tv Guide, meclis start etti, stop, yes ve no" gibi Türkçe laflar ediyorlar. NewYork'ta, öyle eskisi gibi, Bakkal falan yok, herifler bizim "süper marketi" de transfer etmişler. NewYork'un bilmemne köyündeki bakkalın adı bizim Dallaslı "JR" olmuş. NewYorklu "susadım" dediğinde hemen aklına "Uludag gazozu"; spor ayakkabı dedediğinde "Nike"; yiyecek dediğinde "döner, iskender ve kuru fasulye"; eğlence dediğinde göbek havası ve rakı sofrası; sigara dediğinde "mok gibi kokan Türk-Malboro" geliyor (belki de "mok olsa daha iyi, bizi ve yanımızdakileri gebertiyor" bilincini iyice benimsediklerinden olacak sigarayı New York bıraktı; sadece eğitim seviyesi sıfır, beyin tumoruyla sakatlanmış, nikotinlenmiş vücudun isteğini durdurma gerekliliğini kavrayamayacak kadar yorum kabiliyetinden yoksun ve cehaletin bilgiçlik taslamasıyla doldurulmuş olanlar içmektedir. Elbette sigara içmede Freud amcanın dedikleri de var.)

NewYork'un durumun'dan şikayet eden Anadolu şalvarlı bir Amerikalı, elindeki Uludağ gazozundan hafifçe bir "sip" (ingilizcesiyle, yudum) çekerken, bana: Bak, buna "kültürel imperyalizm denir" demez mi!.

"Totalizing theories ve köhnemiş Marksist" düşüncelerle 1960'larda kalmış bu gericiye hemen cevabı yapıştırdım: Haşa, No! Buna post-modernizmdeki golabelleşmiş dünyada karşılıklı bağımlılık denir."

."Tüketim demkrasisine ne dersin?"

"Yarabbi şükur derim. Ve yerim!"

NewYork'ta "cola" isterim dersen eline hemen "Uludağ Gazozu" sıkıstırıyorlar. Zürriyet Gazetesi New York Times gazetesini satın alıp içine edecekmiş. NY Times gazetesi "aman alın, n'olur alın bizi kucağınıza" diye kuyruk sallıyormuş. Mertoğrol Shitkok'u meşhur Plaza Otelin'de uzun bacaklı Amerikan kızlarıyla tavlamaya çalışmışlar. İlk toplantıda "NY Times gazetesini alın, ama şu adam size ortak olacakmış ve % 40 alacakmış" demişler üzüntüyle. Adam Kleandon'un oğluymuş. 1960'ların önde gelen solcularını tanıma palavralarıyla sütunlar dolduran Mr Mertoğrol Shitkok fena fena bakmış efendisinin karına ortak olmak isteyen adama. Adam pişkin pişin sırıtmış ve "babam ve ben işte böyleyiz" demiş. Bırak'ın New York'u Amerika'da bugün en az 10 dev Türk firması pazarı ele geçirmiş durumda. Televizyonlarda ve maçlarda onların reklamları egemen.

NewYorklu zıppır şalvarını ve burnunu çekerek düzgün bir türkçeyle "buna free enterprise sistem denir. Serbestçe global dünyada huzur içinde tüketici halka hizmet veriyoruz" diye birşey daha yumurtladı.

Ben de bir başka yumurtayla karşılık verdim: " Hizmet mi yoksa düzmekt mi?"

"Hizmet" demek istedim."

"Ben de ekonomik sömürüyle düzmek demek istedim."

"Serbest pazar var. Kimse al diye boğazına sarılmıyor"

"Sen gel onu düzülmeye alıştırılmışa zor."

"Alışmasın"

Gel sen onu, düzenlerle el ele açılış kurdeleleri kesen NewYork devlet başkanlarına sor; Miki Mouse, MCDonald, Tweedy, Barbie resimleriyle süslenmiş ana-okullarına ve öğretmenlere sor. Ders bitiş zili olarak Amerikan müziği koyanlara sor. Medya'ya sor."

Şalvarlı Amerikali birşey demedi. Sadece gerisini dönüp kaşıdı. Ayağında takunya ve üzerinde beyaz kefene benzeyen giysiyle bir başkası belirdi yanımızda.

Yani, NewYok'ta her adımda Türkiye var.

Şimdi Ankara'dayım.  New York'u özlemiyorum. Ankara'da NewYorktaki herşeyim var, elbette zehirli ve nikotinli kanserli havası ve kaçak kömürlerle ve bebeklerde beyin hasarı yapan kurşunlu benzinle dolu havası haric.

Irfan Erdogan

 

1. Mektup

"I've lived in the Czech Republic for the past four years and I've seen with my own eyes the displacement of Czech culture by shit from the US. My Czech wife and I used to eat breakfast everymorning at a traditional milk bar on Brno's town square until it was replaced by a McDonald's. You should understand though that the 'natives' bring this upon themselves often times... Brno's town hall has been wooing McDonald's ever since I moved here. Czechs, in general, think the more American culutral presence here, the more it indicates that the Czech Republic has become a part of the West... My son attends a nursery school in our neighborhood. One neighbor told us that she would send her child to a different nursery because our son's school didn't have enough Barbie dolls and other western toys."

Jeff Bowyer, Czech Republic

2. Mektup

"I have just returned from a month in the area of Navy Bor and a couple of days in Praha. I was dying there from the American rock music. I cannot stand it here. I thought I would here some great Czech music. Only one song in between about 10 America songs... I hope to God that they do not see the USA as the savior. God help them! God help the USA to live up to what they think we are. We are not the land of the free. We are the land of the morons who worship useless plastic objects, pour chemicals into the ground and try to get others hooked on the same."

Paul Gottlieb, United States