KİMLİK SORUNUNUZ MU VAR?
ÖZGÜRLÜK ARAYIŞINDA MISINIZ?

ÜZÜLMEYİN DEMOKRASİLERDE ÇARELER TÜKENMEZ,
ÇÜNKÜ SORUNLAR TÜKENMEZ.

KİMLİK SORUNU SADECE PNTN ŞAMPUANIYLA ÇÖZÜLÜR..
PNTN KULLAN
SAÇIN SENİ SEVECEK

reindeer3.gif (9123 bytes)    BUGÜN BEYAZLAMAYI UNUTMA
    YOKSA GÖMLEĞİN SENİ SEVMEZ

Bireyin kişiliğinin oluşması kesinlikle kendi için kendine bırakılmamaktadır. (Ah, ne üzücü, ne üzücü) Kişi hep “yapma, yasak, olmaz, dur, yanlış” ve bunların zıtlarının üzerinde uygulanmasıyla yetişir. Baba, anne kardeş ve ailenin diğer fertleri, arkadaş, öğretmen, reklamcı, politikacı, kitle üretim endüstrileri, resmi eğitim sistemi vb kendilerinin “iyi ve görevsel” gördükleri şekilde kişiyi biçimlenmiş olarak görmek isterler. Bunun için de aktif olarak kişi üzerinde çalışırlar. Sonunda kişi kaçınılmaz olarak çevresinin egemen ve karşıt yapılarının içinde biçimlenerek belli duygulu ve duyarlılıkları olan bir BEN olur. Özellikle Türkiye gibi ülkelerde 1980’lerle başlayan yoğun bilinç yönetimi faaliyetlerinin sonucu olarak büyük kentlerden başlayarak Anadolu insanının duyarlılıklarında ciddi değişiklikler olmuştur. Ne yazık ki bu değişiklikler çabuk kullan çabuk at dünya görüşüyle gelen ve kitle tüketimini gerektiren kapitalist pazarın çıkarlarına uygun bir yönde oluşturulmaktadır. Bu oluşturmada biçim ön plana çıkarılmakta; özü tanımlayan biçim olmaktadır. Bu da elbette insan ve geleceği için oldukça üzücü sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Örneğin bir markayı giyme, bir markayı yeme ve içme ve sigara tüttürme kişisel özgürlüğü anlatan bir davranışa indirgenmektedir. Kişinin kendi ve çevresinin sağlığıyla ilgili kanserli bir öz, kozmetik, giyim ve yiyecek endüstrilerine kölece bağımlılık kişisel özgürlükle tanımlanarak bu endüstriler, onların ortağı devletler ve tüketici davranışları meşrulaştırılmaktadır. Özgürlük bağımlılık arayışını değil, bağımlılığa karşı verilen bir mücadeleyi anlatır. Bağımlı bir kölenin “köleliğimi isterim” diye kuduruşu nasıl oluyor da bireysel özgürlüğün ifadesi oluyor? Kölenin köleliğini istemesi ne tür bir özgürlük arayışıdır?

Bir diğer örnek: Ben 800015 kelimelik bir kitap yazıyorum ve bu kitapta kapitalist üretim tarzı ve ilişkilerine yönelik 15 tane alaylı eleştiri kelimesi oluyor. Kimliklerinden edilen ve kapitalist ekonomik ve kültürel pazarın çıkarlarına uygun kimliklerle post-modern Ben’lerin yaratıldığı 2000’lerin post-modern duyarlılığında kapitalist olmayan bazı okuyucular çok inciniyorlar.  Geri kalan 800000 kelimelik anlatım bu incinmiş duyarlılıkla bir kenara itiliyor. Günümüzdeki bilinç yönetiminin başarısını işaret eden bu duyarlılık, aslında bu kapitalist olmayan fakat kapitalist düşlerle ıslanan kişilerin üzerlerinde kurulan ve uygulanan egemenliklerin duyarlılığıdır. Modern ücretli\maaşlı köle kendi ve efendisi arasındaki hem materyal olan hem de materyal olmayan farklılığı her gün yaşayıp gördüğü halde, kendi tutsaklığını umutlu görünen umutsuz umutlar ve sahte bizlik özdeştirmelerinden geçerek kendinin olmayana ve kendi üzerindeki egemenliği ifade edene kendi çıkar ve özgürlüğünün ifadesi olarak sarılmaktadır. Bu sarılıştaki duyarlılıktan geçerek kişi kendi ve kendinden olana düşmanca bakmaktadır. Bu saptırılmış duyarlılıkta birey kendine karşı kendinin olmayanı savunmakta ve bu kendinin olmayana karşı yönetilen eleştiriyle incinmekte ve savunuya\saldırıya geçmektedir. Bu sahte duyarlılıkta daima, sarayda asillerin kırıntılarıyla ve varoşlarda sermayenin umutlarıyla yaşayanların materyal umutları gizlidir.

NOT: Çarpık duyarlılık nedenlerı elbette aynı zamanda psikolojık sorunlarla da gelir. Benim hakkımda düşünceleri yamandığı bir grup liderinden geçerek oluşan bağımlı kişiliksiz-kişilikteki insanlar ben ne söylersem söyleyim, daima bir yolunu bulup çarpıtacaklardır. Ben daima şunu söylerim: hasetle çatlayan zavallıya yardım etmeye kalksan bile kötü olursun ve zararlı çıkarsın. Bırak çatlasın. Ama sakın onun gibi olma.