Ekonomik Kaynak Kıtlığı Üzerine

İrfan erdogan

Gerçek demokrasi tek bir kişinin bile yoksunluk çekmediği düzendir. Ekonomik kaynakların "kıtlığından" bahseden sahtekar (belki de egemen gerçekleri evrensel gerçekle karıştıran cahil) ekonomistlerin ileri sürdükleri nedenler egemen soygunu destekleyen bahanelerdir. Bir ülkenin mal varlığı ve zenginliği küçük bir azınlık tarafından soyuluyorsa, bu "ekonomik kaynak kıtlığının" ne demek olduğunu çok daha iyi açıklar. Bir ülkede trilyonlarca liralık “zimmete geçirmeler” varsa, yer üstü ve yeraltı zenginlikleri iç ve dış firmalar tarafından, devletin ortaklığı ve teşvikiyle, talan ediliyorsa, bunun anlamı kaynak kıtlığı değil, kaynakların müliyet ilişkileri düzeni içınde birkaç elde toplanması ve geniş insan kitlelerinin yoksun bırakılmasıdır.

New York'taki restoranlarda her gün çöpe atılan yiyecekler New Yorkun bütün fukaralarını doyurur. New Yorkta boş duran, harabe bırakılmış evler, New York'un bütün evsizlerini barındırır. Kapitalistin üzerine yattığı ve üretimi kendi çıkarına göre yaptığı kaynaklar, hiç kimsenin yoksunluk görmeyeceği şekilde, toplum düzeninin yeniden biçimlendirilmesiyle, kullanılabilir.

Bulunduğun semtteki pazara çıkın ve bakın: Eğer pazarda dünyanın her yerinde üretilmiş ve buralara kadar getirilmiş mallar varsa, bunun bir anlamı da kaynak, üretim ve dağıtım kıtlığı olmadığı, fakat dünyanın her köşesinde insanın insanı sömürdüğü, gözüdönmüşlüğün ve sömürünün baş döndürücü hızla at oynattığıdır. Pazarda gıda endüstrisinin kårını düşürmemek için tonlarca ve tonlarca yiyecek ürünlerini, hem de bizim paramızla devlete satıyorlar; devlet bizim paramızla bu yiyeceklerin bir kısmını depoluyor ve büyük kısmını dağlar oluşturan çöplüklere ve denize döküyor, ve ardından da, ekonomistleri çıkıp bize "kaynak kıtlığından," sosyal-psikologları çıkıp "yoksullarda motivasyon yoksunluğundan," siyasal bilimcileri "yoksulların siyasal ilgisizliğinden, veya halk oyunun demokrasiye katkısından," sosyologları "düzensiz şehirleşmenin YARATTIĞI sorunlardan ve sıkıntılardan" bahsediyorlar. Peki bütün bunların “olduğu” düzen? Bu düzene ne dersin? Yarabbi şükür derim!

Gerçekleri görmek için biraz kalp, biraz namus, biraz etik ve biraz dunyaya açık gözle bakmak gerekir.

Irfan erdogan

June New York 1998