reindeer3.gif (9123 bytes)ANNELER GÜNÜ MÜ
YOKSA SATIŞ GÜNÜ MÜ?

 

Kitle üretim endüstrilerinin biçimlendirdiği beyin ağzını kullanarak soruyor: “Anneler gününde annene ne aldın?” (almadıysa suçlu hissettirecek ya..)

Henüz endüstriler tarafından biçimlendirilmemiş gencecik beyin ve ağız cevap veriyor: “Annem için resim yaptım” (ah, çoook ayıp neden bir şey satın almadın? Satın al hadi... Satın al ki hoş kalasın,  )

Egemen endüstrilerin düşünceleri, ağızları ve günlük gündemleri biçimlendirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünyada sevgi satın alınarak kazanılıyor. Sevgi paylaşımı karşılıklı satın almayla ifade ediliyor. Aslında sağlıklı sevgi, yaparak kurulur ve sürdürülür. Sevginin yapılışında elbette materyal verişler vardır. Fakat mekaniksel materyalizm, sevgiyi satın almaya indirgemiş ve sevginin yapılışını ve sevgi paylaşımını satın almalar içine çökertmiştir. Bu çökertilmişlikle çökertilen beyin anneler günü deyince satın almayı düşünür hemen. Satın almazsa rahatsızlık hisseder; rahatsız hissettirilir. Bir tatlı sözün, içten bir dokunuşun ve sevdiğini ifade eden özlü bir birlikteliğin sürdürdüğü bir sevginin yerini, materyal beklentiler ve satın almalar aldığında, insan örgütlü sahtekarlıkta insanlığını yitirmiş demektir.

Annenize bir şey mi aldınız yoksa bir şey mi yaptınız?

Satın almayı “yapma” içine çökertirsek, insanlığımızı yeniden-kazanmada ve geliştirmede önemli bir adım atmış oluruz.

 NOT: Sana sigaranın, paranın ve kadının/erkeğin zararlı olduğunu söyleyip, bırakmanın hem senin hem de diğer insanlar için kanserli birkaç illetten kurtulma olduğunu söylemeyen kimse, senin dostun değildir. Lütfen kanser ve iğrenç kokular saçan bu pisliklerden kurtulalım. Ücret politikalarını konuşalım. Mesela neden bazıları fiyatları yükseltirken bizler ücretlerimizi/maaşlarımızı yükseltemiyoruz? Neden fazla mesai almadan haftanın her günü on iki saat çalıştırılıyoruz. Demokrasi ve insan hakları olduğu için mi? Kimin demokrasisi ve kimin insan hakları?

Not: Mekaniksel materyalizmle tarihsel materyalizm arsındaki fark, yukarıda sunduğum farktır.