Bu hafta geyikleme köşemdeki geyikçe geyikleme geyiği:

UNUTAMADIĞIM FİLM SAHNESİ
VE UNUTAMADIĞIM “SÖYLEM”

Bizim kahraman Indiana Jones (dikkat biz kimiz!) Arap pazarında kötü niyetli bir güruh tarafından kovalanıyor. Kaçarken birden bire önüne bir arap savaşçı çıkıyor. Arap, şahane moda giysileri üzerinde, parlayan eğri kılıcıyla Kung-fu’ya taş çıkartacak profesyonelce hareketler yapıyor. Önündeki havayı, kılıç darbeleriyle vızzıt, vızzıt, binbir parçaya bölüyor. Bu maharet ve gösteri karşısında Bizim kahraman ve Ben büyüleniyoruz; Şaşırıp bir an şapadanak orada kalıyoruz. Sonra, gayet sakince, gayet zahmetsizce veee hiiiç de acele etmeden belimizdeki tabancayı çekiyooor ve “boooom”; bir kurşunda kahraman Arap savaşcıyı Allah’ın rahmetine uğratıyoruz. Arap upuzun serilmiş yerde şehit yatıyor; Amerikalı kahramanımız upuzun ve dipdiri ayakta… Kahraman şehite son moda giysisini de, kılıcını da uluslararası şirketlerle ortak olan yerel tüccar satmış. Aynı tüccar kefeni de satacakmış.

İnsanın çevresini, şimdisini ve geleceğini kontrol gücü, beyninin uzantısı olarak yaratıp kullandığı teknolojiye bağımlıdır. Teknoloji, gücü heceler. 

 

İnsanın insanı sömürüsü çeşitli güç uygulamalarından ve meşrulaştırma mekanizmalarından geçerek gerçekleşebilir.

Kung-Fu, Karate, Boks, “Ya Allah, Bismillah, Allahü Ekber” ve benzeri şahaserleri öğrenen gençlerin gücü ancak kendi veya kendi sınıfından aşağıda olan benzer güçsüzlere karşı geçerlidir. Kung-Fu, karate, boks, “Allahü Ekber” v.b.’nin KAPİTAL’in gücü karşısında olabileceği ancak şunlardır: Ücretli ve maaşlı kölelik; yalakalık; kiralık katillik; işsizlik; kerhanede ve kumarhanede külhanbeylik; kendi gibileri ve güçsüzleri soyan mafyalık; kendi küllüğünde yaptığı ve kaba güce dayanan haraç ve soygunculuk; KAPİTAL’in mülküne göz diktiği için atıldığı hapishanede bazı gençlere seksüel tecavüz yoluyla erkekliğin kitabını yazma; erkekliğin kitabını kendi mülkiyetine (örneğin sahiplendiği kadına) ve kendinin sandığı kendinin olmayan mülkiyete göz dikenlerin gözünü oyarak yeniden yazma gibi…

Örnekleri siz çoğaltın? Yok aman, n’olur çoğaltmak için beyninizi yormayın; başınız falan ağrır; en iyisi siz; bir Marlboro çekin, üzerine bir de hamburger yutun,! yok Big Mac daha kaliteli, Big Mac yutun! Big Mac ile mideniz hazım sorunuyla da karşılaşmaz; Lezzetle girer ve de lezzetle çıkar! Her gün günboyu kıraatheneye dönmüş İletişim Fakültesi Kulis’inde geyik yapın; sakın cep telefonunuzla, “şimdi üç adım daha attım ve nikotinimden bir nefes çektikten sonra, sana daha da yaklaştım”; veya “ha, şimdi okuldayım; şimdi dersteyim”; ya da “Ameet laan, şu şeyi bi görseydin şeyin yerinden fırlardı vallaa, ne şey bee” gibi önemli, kaçınılmaz, kaçırılmaz ve nitelikli ve de çok gerekli iletişimde bulunmayı sakın ihmal etmeyin!! İletişim Fakültesinde, iletişimden intikam almak ve iletişim olgusuna küfretmek ister gibi iletişimsizlikten ve iletişim çökmesinden bahsedin; sakın televizyonu seyrederek dünya gerçeklerini hazmetmesi kolay bir şekilde öğrenmeyi unutmayın; Kitap, gazete falan okumayın sakın! Faydasız; ayrıca yorulursunuz. Bol resimli ve hikayeli ve de reklamlı popüler dergileri falan şöyle bir gözden geçirerek modayı, sodayı, kadınlığı, tüketici seks ve feminizmi, satın alma, hızla kullanma ve hızla atmayı öğrenerek modern ve çağdaş insan olma pratiklerini sakın ihmal etmeyin! Kitle üretimi endüstrilerinin “kitle tüketimi demokrasisinin özgür vatandaşı” olmak için birşeyler okumaya ve kafa yormaya ne gerek var ki!! Tüketebildiklerinizi tüketmekte özgürsünüz; Özgürlüğünüzü kullanın: Nike, Adidas, IBM, McDonalds, Pizza, Coca Cola, Pepsi, Marlboro, Top 10 popüler müzik, Televole, Fenerbahçe, Blue Jean, Chanel 5 ve 20 veya hacı yağı, Amerikan Ruju, seksi modeller, kanlı ve canlı kolayca sindirilen Tv haberleri, hem dişine, hem işine hem nalına hem de falına bakan reklamlar ve geyikler..

Filmi unuttum ama pazardaki sahne ve anlattığı beynime çakılı kalmış.

Bizim mahallede Teak-wondocular, Kung-Fucular, Karateciler, elektrik söndürme eylemi yapan vatan haini apartman sakinlerinin kimler olduğunu kaydeden vatanperver milliyetçiler; Yokuş aşağı kıvıra kıvıra yürüyen külhanbeyler…

Kim kime karşı ne ve kim için?

Ya da

Dünüme, bugünüme ve tahmin edebildiğim kadar geleceğime baktığımda, ben neyim, ne içinim, kimim, kiminleyim, kime karşı, ne ve kim içinim? Hiç kendine sordun mu bunları?

Benim ki de epey klasik bir GEYİK işte… Valla gol oldu! Ne geyikçe goldü değil mi? Kim kime, nasıl, neyi ve kimleri kullanarak ne için gol attı?