İnternette örgütlü yapıların içerik üretimi

 

Medyada Egemen Profesyonel Pratiklerin

ve İdeolojilerin İnternete Transferi

irfan erdogan

 

İnternet öncesi süregelen profesyonel rutinler ve ideolojiler kaçınılmaz olarak internet yayıncılığına, haberciliğine ve gazeteciliğine de yansımıştır. Bu yansıma sanki internetin her şeyi değiştirdiği şahane uydurularıyla sunulmaktadır. Örneğin, internetin getirdiği sayfa tasarımı süregelen gazeteciliğin ideolojik/bilişsel doğasını değiştiremez; farklı profesyonel değerlerin ve ideolojilerin ortaya çıkacağı asla beklenemez; çünkü biliş ve davranış yönetiminin alışmış ve kudurmuşları aynı alışmış ve kudurmuşluklarını internette de, internetin sunduğu kolaylıklar ve olanakları (örneğin sayfa tasarımı, görüntü, klip koyma, okuyucuyu/izleyiciyi çeşitli mekanizmalarla katmayı) da kullanarak, daha gelişmiş bir şekilde yansıtacaktır. İnterneti kullanan ticari ve diğer örgütler kendi örgütsel iş yapış biçimlerindeki alışkanlıklarını ve rutinlerini doğal olarak internete de taşıyacaklardır. Örneğin Associated Press veya New York Times’ın profesyonel iş yapış biçimi ve profesyonel ideolojisi ve etiği internette farklı olamaz.[1]

Bugün bilgisayar şebekeleri sadece kapitalistler arasında ekonomik çıkar artırma yarışının ve kapitalizmi koruma işbirliğinin yoğun olduğu bir yer değil, aynı zamanda, ideolojik mücadelenin verildiği bir alan durumuna gelmiştir. Kapitalist pazar ekonomisinin bir sonucu olarak, yeni modern telefon sistemleri kuruldukça, bilgisayar fiyatları ve telefon ücretleri düştükçe, internet kullanımı kolaylaştıkça, sadece kapitalizmin yayılması değil aynı zamanda karşı mücadelenin yayılması da giderek artacaktır: Association for Progressive Communication, Conflictnet, Peacenet, Labornet, Antiracistnet, Socialist.net, Sosyalist.org, WSWS.org, Marksist.org, Internationalism.org, Christianleftist.org ve Marxist.net buna örneklerdir.

Egemen uyduruya göre “internet halkı güçlendirir (Empowerment). Bu tür iddialar ancak interneti bilgi toplama ve dayanışma amacıyla kullanan çok küçük bir azınlık için geçerlidir. Geniş kitleler bu tür kullanımın dışındadır. Kullanan kitleler için internet televizyonun kaçışçı ve boş zaman geçirme rolünü üstlenmiştir. Chat ve benzeri kullanımlarla kimler ne tür “güce” sahip olabilir? İnternette ulaşılan ve paylaşılanla kamu yönetimi, kaynak kontrolü ve zenginliklerin bölüşümü üzerine insanlar nasıl etki edebilir ki? İnternette sebil iletişim ve katılma uydurularıyla nasıl olur da demokratikleşme gerçekleşir ki? İnternette katılma ile, örneğin ülkelerin meclislerinde dönen dolaplar, özel çıkarlara kamu zenginliklerinin peşkeş çekilmesi, köprülerin ve yolların uluslararası sermayeye ve ortaklarına satılmasına kadar uzanan ve sokaklarımızın satılmasına kadar gelecek olan kaynak satışı ve sömürü son mu buluyor? Sosyal adalet mi gerçekleşiyor? Televizyonun önünde verilen “mücadeleci discourse/söylem” gibi bilgisayarın önünde verilen mücadele insanı ve toplumu kimin ve ne için nereye götürebilir ki? Şahane uydurularla kendimizi ve başkalarını kandırmayı bırakalım: İnternet güçlüleri daha da güçlendirirken, güçsüzler üzerinde yeni kontrol mekanizmaları getirmiştir. Güç ve güçlendirme internette chat, facebook ve e-mail ile, internette seksle ve seks fıkralarının dağıtımıyla veya internette her şeye bedavadan ulaşmayla gelmez. Güç, günlük hayatı üretim biçiminin kontrolüyle gelir: İnternette satacağı bir şeyi olmayanlar, Google, Facebook, MSN, YAHOO, NETSCAPE, CNN vb sermayeden yoksun olanlar için güç, kullanıcının ve potansiyel müşterinin, dolayısıyla sürecin en ucundakinin güçsüzleştirilmişin gücüdür. İnternetle bu güçsüzleştirilmişler, yüzlerce milyon kişi bile olsalar, örgütlü dünyayı, soygun, meşrulaştırılmış baskı ve savaş gibi meşrulaştırılmış cinayet şirketleri niteliğindeki devlet kuruluşlarını ve soğuk terör örgütlenmesi olan özel teşebbüs pazar yapısını değiştiremezler. Değiştirebilmenin tek koşulu uluslararası kitlelerle dayanışma içinde örgütlü mücadele vermektir ki (a) kitleler böyle bir bilgi ve biliş seviyesinden yoksun bırakılmışlardır ve (b) bu olasılık sadece biliş yönetimi nedeniyle değil, aynı zamanda kitleleri serbest kölelik koşullarıyla birbirine düşürme ve birbirini öldürecek bir yapının varlığı nedenleriyle şimdilik büyük ölçüde ortadan kaldırılmıştır.

Göran Therborn (1995, 76) İsveç’in dünyanın tek bilgi ve enformasyon toplumu olduğunu belirtiyor ve gösterge olarak da hizmet ve enformasyon sektöründeki çalışanların sayısının fazlalığını veriyor. Bu gösterge yanlış bir gösterge, çünkü enformasyon ve hizmet sektöründe çalışanların artması o ülkeyi bilgi toplumu veya enformasyon toplumu yapmaz; gösterge ülkenin yönetiminde enformasyona dayanma değil, halkın kendini materyal ve düşünsel olarak gerçekleştirmesini bilgiye dayalı kullanımdan ve rasyonel karar vermeden geçerek yapmasına dayanmasıdır. Bu tür bir yapıya dayanan toplum da zaten çalışan kitleri temsil eden bir yönetim yapısını seçer; yani toplum, zenginliklerin hakkaniyet ölçülerine göre dağıtıldığı sosyalist toplum olur.

İnternet ortamında oluşturulan “demokratik katılım” ve “özgürlükçü ortam” kimin ne için katılımı ve ortamı? Bunun çok iyi tespit edilmesi gerekir. Bu katılma egemen siyasal ve ekonomik pazar yapısının radikalleştirilmesine ve çözülmesine mi neden olmakta yoksa tam aksine etkinliğini artırma yönünde mi çalışmaktadır? Ne Aronowitz’in “Radical Democracy” (1994), ne Giddens’in “Dialogic Democracy” (1994) ne de internetin getirdiği söylenen diğer demokrasi açıklamaları, internetin ve yeni teknolojilerin promosyonunu yapan “şırıngalanmış heyecandan” öte gidebilirler. İnternet ortamı yeni demokrasi ve siyasayı yaratacak araçlara ve gereçlere insanların sahip olmasını mümkün kılamaz. İnternet ancak yeni egemenlik ve mücadele alanı olarak örgütlü yaşamda yer alır. Örgütlü yaşamın ek bir parçasıdır ve bu yaşam koşulları tarafından belirlenmiştir.

İnterneti hayali uydurular ve olasılıklarla demokratikleşme ve özgür kamusal tartışma alanı olarak sunma ve enformasyon toplumundan bahsetme yerine, önce interneti içerik, emtialaşma, özelleşme, reklam, propaganda ve bilinç yönetimi açılarından incelemek gerekir. İnternetin egemen ilişkileri nasıl desteklediğine ve mücadele veren güçler için ne tür potansiyel olanaklar ve olasılıklar sunduğuna bakılmalıdır. Eğer internet artan bir şekilde uluslararası firmaların ve onların ortakları yerel firmaların önemli bir reklam aracı oluyorsa, Schiller’in belirttiği gibi, kültürel ve ekonomik emperyalizmin internet yoluyla yeni bir yayılma ortamı elde ettiği gerçeği ortaya çıkar.

En önemlisi: dünyada insanların en çok gereksinim duyduğu şeyler bilgisayar lüksüne sahip olma veya bilgisayar lüksüyle chat ve sanal seks yapma, enformasyon toplama veya haber alma ve bilgilenme değildir; yiyecek, içecek, giyecek, sığınak, barınak ve sağlık hizmet elde edebilmedir; özlüce insanca yaşabilmedir.

 


İletişime giriş kitabımdan



[1] İnternet gazeteciliğini yücelten kaynaklar için bkz: Elliott, 2010.