OROSPULUK VE KÖLELİK

KADINLARI SÜNNET ETME

EV-HIZMETÇİLİĞİ

irfan erdogan

 

Gelişmiş kapitalist toplumlarda “kölelik” ortadan kalktığı ve özgürlük egemen olduğu için, orospuluk da köleliğin bir biçimi olarak değil, kişisel tercih olarak tanımlanır. Bu sırada milyonlarca çocuk her yıl kaçar, kaçırılır ve pezevenklik sisteminin elinde kandırma ve zorbalıkla sermaye olarak kullanılır.

İngiltere, Tayland, Almanya, İtalya, Nijerya, Lübnan ve Türkiye dahil birçok ülkede kızları modellik, dans, film yıldızlığı, hosteslik reklamlarıyla çekilmekte ve kandırılarak orospuluğa düşürülmektedir (Sawyer, 1986).

Hong Kong orospuluk pazarında en gelişmiş yerlerden biridir. Uzak doğuda kadın ticareti, özellikle küçük kız ticareti, yapmak isteyenlerin ilk baktığı yerdir. Hong Kong'la Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Körfez ülkeleri bu konuda rekabet eder. Gelişmiş kapitalist pazarlarda çeşitli kılıflarda meşru olarak açılan seks-merkezleri en fazla kazanç sağlayan bir endüstri haline dönüşmüştür. Almanya’da seks-merkezlerinin hisseleri %25'e yakın kâr sağlamaktadır ki bu çok az endüstrinin ulaşabildiği bir kâr oranıdır.

Almanya pezevenkleri Tayland’dan kadın ithal etmektedir. Birçok Alman Bankok’a turist olarak gitmiş ve Almanya’ya getirip orospu olarak kullanmak için evlenmiştir. Almanya’ya gelindiğinde, kadının elinden pasaportu pezevenk kocası tarafından alınmakta, sevgi ve kandırıcı sözle ikna edemezse dövülerek ve korkutularak orospuluğa zorlanmaktadır. Hele bir de çocuğu olursa, kadın çok daha bir çıkmaza sokulmaktadır.

Almanya ve Amerika gibi ülkelerde seks-merkezlerinin yaygınlığı ve kadının orospu-köle olarak pezevenkler tarafından sahipliği kadının isteyerek, kendi arzusuyla yaptığı ve bağımlı ilişkiye girdiği gerekçesi içinde eritilmekte ve bu kölelik seksüel özgürlük ve hoşgörülülük olarak sunulmaktadır. Türkiye'deki kadınca ve benzeri mecmularında örtülü olarak savunduğu ideolojinin bir parçası da budur. Seksüel özgürlük pezevenklik kurumuna dokunulmazlık ve pezevenklerin elinde kadınların köleliğine destek getirir.

Pezevenklerin ve mamaların kadınları orospu olarak kullanarak sömürüsünü zorla-orospuluk ve dolayısıyla kölelik olarak niteleyip, diğer tür orospuluğu kadının isteğiyle yaptığı için kölelik kavramı dışında tutmak, kadının orospuluğuyla gelen köleliğini oldukça sınırlamaktır. Türkiye gibi ülkelerde, diğer ekonomik gelir sağlama girişimleri arasından arzusuyla orospuluğu seçerek bunu meslek edinen kaç kadın vardır acaba? Türk kültürü gibi kültürlerde, buna cevap, Çankaya'da yaşayan ve Çankaya'da orospuluk yapan birkaç dışında kimsenin olduğunu sanmıyorum. Dolayısıyla, bizim gibi ülkelerdeki kadınların genelevler dahil, orospulaştırılması ve bu ticarette kullanılması kadının genel toplumsal üretim ilişkileri içindeki köleleştirilmesinin bir diğer parçasıdır. Bu tamamiyle toplumun koşulları olarak nitelenen egemen üretim ilişkilerinin günlük faaliyetlerdeki yansıma biçimlerinden biridir. Genelev kavramı, hangi adla gelirse gelsin, genelev devlet tarafından yürütülüyorsa, kadının devlet tarafından orospulukla köleleştirdiği veya bu tür kölelik biçiminde, diğer kadın-köle sömürü biçiminin,(örneğin genelevlerdeki pezevenklik kurumunun) yasal olmasa bile, desteklendiğini gösterir. Amerika gibi Ülkelerde durum biraz daha farklılaşır: Orospulukta, kapitalist ideolojinin “gelişmiş” biçiminde kadının kendi seks organını “vücudun bir parçası” ve bu parçayı ticari amaçla kullanmayla sevgi amacıyla kullanılması arasında fark olduğunu benimsemesi sonucu, bu parçanın “satılık bir mal” gibi görülmesini sağlar. Bu tabi, pezevenklerin kızları\kadınları baskı yanında yaptıklarını haklı ve doğru çıkarması ideolojisidir. Bu ideolojik nedensellik anlayışıyla hareket ederek, hiçbir pezevenge veya mamaya bağlı olmadan veya mama ve pezevenklik örgütüyle ilişkisinde hem istediği zaman terk etme hem de ekonomik bakımdan hak ettiği para payını alması koşullarında, kadının vücudunu satarak kendini kullanıma sunması ve bu kullanımdan bir gelir sağlaması, eğer diğer alternatifler ona açıksa ve onlar yerine bunu seçmişse, kölelik olarak kabul edilmeyebilir. Gelişmiş kapitalist ülkelerde bu tür orospuluk bu meslek içinde önemli bir yer tutar.

 

Kadınların, gene ekonomik nedenlere dayanarak, istekleriyle, kiralarını ve bazı giderlerini ödeyebilmek için, dost adıyla kendilerini bir erkeğin haftalık bir veya birkaç kullanımına sunması, bunu normal çalışma yanında, ek gelir ve isteğiyle bir kişiyle yaptığı için zevk olarak nitelemesi kölelik kavramı dışında bırakılabilir. Bu bizim gibi ülkelerde olduğu gibi zenginlerin dost edindiklerini “kapatması, kadın razı olduğunu belirtse bile, sadece sahiplik-köleliği olarak değil aynı zamanda "kaçırma ve zorla hapis” tanımı içine girer. Bu “kapatma” pavyon kapatmaya benzemez.

Almanya’da ve diğer bazı Avrupa ülkelerinde Türkiye'de olduğu gibi, genelev fikri orospuluğu ve orospulukla yayılan hastalıkları önlemede çare olarak meşrulaştırılmış ve doktor kontrolündeki genelev sistemi savunulur. Genelev sisteminin ayrıca pezevenkliği de önleyeceği düşünülür ki gerçekte bu tabansızdır, çünkü genelevlerdeki kadınlar bizde külhanbeyi pezevenkler ve Avrupa'da benzeri pezevenklerin kontrolü altındadır: Kazançları bu sömürgenler tarafından ellerinden alınır. Bu sömürgenler parayı “koruma, güvenliğini sağlama parası” olarak niteler. Kime karşı koruma? Pezevengin kendisine karşı... BM 1949 Convention hem pezevenklik kurumunu (baskıyla veya rızayla olsun fark etmez), hem de her tür genelev biçimini yasaklamıştır. Bu nedenle, birçok ülke Convention’a imza atmamıştır.

Tayland’da 800bin ile 1milyon arası Burma kadını orospu olarak çalıştırılmaktadır (Thomas, 1993). Fukara Burma köylerine giden iş-verme\bulma ajanı kılığındaki seks tüccarları kızları\kadınları restoranlarda bulaşıkçılık ve garsonluk gibi iş vaatleriyle kandırır, kızın ailesine bir miktar para öder, çocuk ise kendini genelevde bulur. En çok para getirenler de bakire kızlardır. Bu genelevlere kaçma olanağı baskı, korku yanında polisle rüşvet yoluyla işbirliği yapılarak ortadan kaldırılmıştır. Bazı genelevlerin etrafı elektrik tellerle ve çoğu silahlı koruyucularla çevrilidir.

Tekrar belirtmekte yarar var Amerikan WATCH veya benzeri insan haklarıyla ilgili öğütlerin ileri sürdükleri ülkenin ekonomik durumu, yoksulluk ve çare olarak kalkınma gereği nedenleri ne kadın ticaretinin nedeni ne de çaresidir. Neden ekonomiktir, evet, fakat yoksulluk değil, okur-yazar olmama değil, yoksulluğu yaratan sistemin yapısından gelen bir diğer ilişki biçiminde yoksul insanların sermaye olarak kullanılmasıdır. Çare hem bu ekonomik ilişkiyi hem de yoksulluğu ortadan kaldırmak, fakat ekonomik kalkınma uydurmasıyla değil, ekonomik sistem değişimiyle. Tipik Amerikan ideolojisinin yasalarla çare arama, bu ülkelerde hiçbir anlam taşımaz. En kötüsü yasalarla sömürüye yeni ortaklar (örneğin müfettişler, polis ve adalet sisteminin asalakları) sülük gibi yapışırlar.

 

 

E. EV-HIZMETÇİLİĞİ

 

Ev hizmetçileri feodal aristokrasiden kapitalizmin satın aldığı "yüksek kaliteli yaşam ve ilişki" tarzlarından biridir. Ev hizmetçileri sahibin veya zenginin karısının günlük yüksek sınıf ilişkilerine (balolar, defileler, toplantılar, yemek ve dans partilerine, kumar partilerine, seks partilerine, kocasını kandırarak sevgilisiyle buluşmaya vb) hazırlanmasına olanak veren, onu ev işi gibi bir meşgaleden kurtaran, yüksek zevkler ve ilişkiler dururken bayağılıktan uzaklaşmasını sağlayan bir ilişki biçimidir. Bu bayağılıkla uğraşma, örneğin çocuğunu yanına alma, yemek pişirdim bugün diye övünme bayağılığı kendi katılımıyla bayağılığından o an için yükseltmedir. Evde tutulan hizmetçiler direk köleliğe benzer yakınlık taşırlar. Ev temizleyicisi kadınlar ise ücretli-köleliğin bir diğer yansıma biçimidir. Temizlikçi kadınların, özellikle ev hizmetçilerinin efendileri hakkında konuşması, kendilerini özdeştirmeyle kendisinden olanlara onlardan farklı olduğunu satmasıdır: Bir yıldızla yatan orospunun memurla yatana övünüşü ve memurla yatanı küçük düşürüşü ve kendini yüksek satışı... Bu karşılaştırmalı örnekli açıklama, kendi-başına bir sınıf olan ve sınıf bilincinden yoksun, zincirine bakıp övünen ve zincirine bakıp dövüneni dövündüğü için zincir sahiplerinin sunduğu baskı ve terör araçlarıyla döven her sınıf ve birey için geçerlidir. Şu an, köpeğimin zincirine bakıyorum: Zincire takılı renkli ve oldukça estetik bir şekilde yapılmış, Amerikan Hayvan cemiyetinin gönderdiği, hayvanın bütün aşılarının yapıldığını ve "kayıtlı" olduğunu belirten ve üzerinde 1994 diye yazan madalya var. "Ah, sen ne tatlı, ne yakışıklı görünüyorsun bu zincir ve madalyayla diyorum. Köpeğim kuyruğunu sallayarak geliyor. Okşuyorum biraz. "Hadi git yeter" diyorum. İstemeye istemeye ayrılıyor. Köpeğimle ben sokakta gezerken herhangi bir zenci beni soymaya kalkarsa (dikkat: zenci!) veya biri bana el kaldırırsa, yandı valla: Benim köpek hiç bakmaz, paralar. Sahip olunanın, mutlak kölenin, kendini tutsaklığında besleyeni koruması.

 

F. KADINLARI SÜNNET ETME

 

Kölelikle birlikte belli egemenlik pratikleri köle üzerinde uygulanır. Bu uygulamalar çeşitli bahanelerle (gelenekler, kültür, yasalar) meşrulaştırılır. Bu uygulamaya kölelik durumuna göre ya çeşitli zorlamalarla veya yetişme tarzı sonucu kendisine sunulanın evrensel kaçınılmaz gerçek olarak işlenmesi sonucu arzuyla katılır. Bu uygulamalardan biri de kadınların sünnetidir. Kadın sünneti biçimi sadece klitorisi kesmeden tamamiyle kısırlaştırmaya kadar çeşitlenir.

Bugün, gerçi yaygın olmasa ve gittikçe azalmakta olsa bile, dünyanın belli yerlerinde kız çocukları aileleri tarafından ve kadınlar da yasal kurallara ve uygulamalara göre sünnet edilmektedirler. Sadece Afrika’da sünnet edilen kadınların sayısının 30 ile 74 milyon arası olduğu tahmin edilmektedir (Sawyer, 1986). Kadınların sünnet edilişi, erkeklerinkine asla paralel değildir. Kadının sünneti erkeğin uzvunun tümüyle kesilmesine paraleldir. Kadının sünneti kadının seksüel organının (klitoris) alınarak, kesilerek, organın dış duvarları dikilerek, yumurtalıklar tamamiyle alınarak yapılmaktadır. Kızın sünneti ve kadının kısırlaştırılması insanlığa karşı işlenen cinayetlerde en ciddi olanlarından biridir. Bunun kültürel geleneklerle haklı çıkarılması bile geçersizdir, çünkü bu uygulama sonucu kız çocuğunun vücudu ihlal edilmiş, insanca özgürlüğü çiğnenmiş olmaktadır. İnsan özgürlüğü hem başkası tarafından ihlal edilmemeyi hem de başkasını ihlal etmemeyi içerir. Bu alanda kadının zincirine vurgunluğunda, Sudan’lı kadınlarınki gibi, kendilerinin seksüel organlarının tahribini kendileri savunmakta, bunu kadınca bulmakta, kadınlığın gerekliliği olarak görmekte ve kocaları tarafından bu yolla “istendikleri” düşüncesi egemendir. Böylece, kadının sünnetinin savunulması, hem kadının köleliğinde mutluluk arayışı hem de erkeğin boynuzlanma korkusunu yenmede bir çözüm yolu olarak anlam bulur. Fakat bunun kadına ne kadar mutluluk getirdiği ve kaç erkeği boynuzdan kurtardığı tartışılır.

Afrika’nın dışında kadınların seks uzuvlarının tahrip edildiği yaygın olan bir bölge Orta Doğudur. İslam dininde, Osmanlı imparatorluğunun çöküşünden sonra (gerçekte pratikte çok daha önce) halifelik ortadan kalktı. Bir diğer deyimle, İslâm dünyasında, örneğin Katolik dünyasında olduğu gibi, bütün dünyadaki Katolikleri yöneten merkezi bir güç ve bu gücün başına yerleşmiş bir Papa yoktur. İnşallah ilerde olmaz da. Bu olmayışın sonuçlarından biri de, İslâm ülkelerinin hepsinde İslami adetler, kültür, pratikler ve anlayış çeşitlilik göstermesine bir engel olmamasıdır. Merkezi otoritenin olmayışı, yerinden yönetilen bir İslâmi güç yapısının ortaya çıkmasına; her yerel merkezin kendisini Kuran’ın ve şeriatın gerçek uygulayıcısı olarak görmesine, aralarında sürtüşmelerin ve anlamazlıkların çıkmasına da yardım etmiştir.