KÖLELER ARASI İŞBÖLÜMÜ, TEKNOLOJİ VE KONTROL

irfan erdogan

Ekonomik faaliyetler girişimin özelliğine göre belli işbölümü ve teknolojinin kullanılmasını gerektirir. Köleler üretim sürecinde emekleriyle belli bir teknolojiyi kullanarak belli değerler yaratırlar. Bu değerler de, kölelerin kendileri ve teknolojik araçlar gibi egemen güçlere aittir. Üretimde işbölümü ne tanrının istediği şekilde, ne evrensel bir adalet çerçevesi içinde, ne de çalışkanlığa, akıllılığa, eğitime ve öğretime bağlı bir şekilde olur. İşbölümü, güç ilişkilerinin üretim faaliyetlerindeki yansımasıdır. Kölelik ilişkisinde köleler arasındaki işbölümü egemen güçlerin yönetimi altındadır. Kölenin seçeneği ya hiç yoktur ya da ücretli\maaşlı kölelikte olduğu gibi köleler arası rekabete bağlıdır. Bu rekabet kölelere köleler üzerinde egemenlik uygulama olanağı verir. Bu uygulama sonucu bu kölelerin çoğunluğu egemenlik duygusunu tadarlar ve kendilerini kendileriyle değil, egemen güçlerle bağdaştırmaya başlarlar.

Hemen her çağda koşulların özelliğine göre, işin yürütümünü ve köleleri kontrol ve gözetlemek için diğer köleler kullanılmıştır. Bu kullanılan kölelerin kölelik ilişkileri düzeninde pozisyonlandırıldıkları\yerleştirildikleri yer köle ile köle sahibi arasındadır. Bu yerleştirme kapitalist düzenlerde karmaşık ve çok kademeli bir biçim almıştır. Gelişmiş kapitalist düzenlerde ücretli-kölelerle efendi-kapitalistler arası direk ilişki ve iletişim bu kontrol ve yürütme mekanizmaları sonucu tamamiyle ortadan kalkmıştır. Günümüzde kapitalist endüstriyel yapının yönetimde gösterdiği farklılık ve çeşitlilik nedeniyle, ücretli-köleler arasında işyerinin yönetim kademeleşmesine uygun bir biçimde, gelire göre dikey kademeleşme oldukça derinleşmiş ve yaygınlaşmıştır. Hatta, firmaların üst-kademe yöneticileri, aldıkları ücret ve yaşam tarzlarıyla işçi-sınıfından tümüyle kopmuşlar ve “menajerler sınıfı” diye betimlenen bir grubu oluşturmuşlardır. Bugün kapitalist düzenin yürütücüleri kapitalist düzene sıkı sıkıya bağlı yüksek ücretli ve rahat yaşam koşularına sahip yönetici ve uygulayıcı kölelerdir: Menajer köleler, avukatlar, doktora yapmış okumuş-profesyoneller, hakimler, polis ve ordu teşkilatlarında "emir verenler" gibi... Yönetici kölelerin görevi kapitalistin sömürü işini en azami çıkar sağlayacak biçimde gerçekleştirmedir. Yürütücü kölelerin görevi ise yönetimin istenen biçimde sağlanmasıdır.

Kölelerin direnişlerinde ve başkaldırılarında en çok hedef alınanlar köle sahibinin işi gözetleyici, sürücü, bakıcı olarak kiraladığı veya kullandığı diğer köleler olmuştur. Bu başkaldırılar çoğu kez kanlı olmuş, hem kölelerin hem de efendi ile köleler arasına yerleştirilmiş kölelerin katliamı ile sonuçlanmıştır. Bu aradaki-köleler egemen düzenin desteğiyle hareket ettikleri için düzenin çizdiği davranış ve ceza sınırlarını aşsalar bile çoğu kez herhangi bir cezayla karşı karşıya gelmezler. Bu nedenle, modern devirlerdeki, örneğin yirminci yüzyılın kapitalizmindeki aradaki-kölelerin hunharlıkları cezasız kalır. Hatta özel vurucu timler ve gizli teşkilatlar adı altında kiralanarak baskı ve öldürme işini yürütme daha da sistemli bir biçime sokulur.

Mutlak kölelikte, köleler arasındaki günlük iş bölümünde ne denli farklı pozisyonlandırma (yerleştirme) olursa olsun, bu yerleştirme köleler arasında derin yaşam farkı ortaya çıkarmadığı için, zincirine büyük hayranlıkla vurulanlar bile, hiçbir zaman efendisi gibi olamayacağının ve köleliğin kendini nereye koyduğunun farkındaydı. Bu nedenle yerleştirildiği yerin getirdiği farklar kölelik kültüründeki yaşam, anlayış ve direniş biçimlerinde derin farklar getirmemiştir. Köle ile efendi arasına yerleştirilmiş kölelerin bile bu arada olma durumu ötesinde hiçbir değişim umudu taşımaz. Bu nedenle, bu aradakinin kendini gözetledikleri kölelerden ayrı görmesi sadece sınırlı bir çerçeve içindedir. Bu da genel kölelik durumuyla ilgili direnişlerde bu aradakilerin kendini, açıkça olmasa bile, duygusal olarak kölelikle bağdaştırmasıyla sonuçlanır. Aradakiler hiçbir zaman kölelik sisteminde kölelikten ayrı bir biçimde görülmemiş ve sistem bu aradakilere gelişme olanakları, durumlarını değiştirme olasılıklarını vermemiştir. Kapitalist düzenin yirminci yüzyıldaki biçiminde, çeşitlenen üretim ve örgütlenmeyle birlikte farklılaşan ve kademeleşen "sınıflandırma" gelmiş ve gelişmiştir. Bununla birlikte ücretli\maaşlı kölelerin sadece iş yerindeki yerleştirildikleri yer değil, iş dışı konumda da yerleştirildikleri fiziksel ve sosyo-ekonomik yer farkların derinleşmesine yol açmıştır. Kapitalist sınıfın işlerini gören, planlarını gerçekleştiren, yürüten, uygulayan geniş ve kademeleşmiş örgütlü faaliyetler düzeni ortaya çıkmıştır. Bu farklılaşma ücretli\maaşlı kölelerin arasında birbirinin çıkarlarının zıt olarak biçimlendiği bir yapının oluşmasına gitmiştir. Sonuç zincirine bakıp ağlayanlar ve dövünenler ile zincirini gül tarlası sanıp sevinenler ve övünenlere kadar çeşitlenen vuruluş biçimleri ortaya çıkmıştır. Bu örgütlü sömürü ve baskı sisteminin ücretli-kölelik yapısında, ne denli gizlenmeye çalışılırsa, ne denli kabul edilmemeye çalışılırsa veya ne denli idealleştirilmeye ve rasyonelleştirilmeye çalışılırsa çalışılsın, ezilenlerin karşısında onu ezen ve ezmeye hazır bir biçimde yerleştirilmiş diğer ücretli köleler vardır: İşçi sınıfı kendi hakları için direndiğinde karşısında coplarla, silahlarla, helikopterlerle, askeri üniformalarla, tanklarla, taşlarla, sopalarla, üç aylı bayraklarla gelen kendini bulur. Bu gerçeği göz altı etmek ve görmemezlikten gelmek veya basitleştirilmiş sahte-bilinç ile açıklamaya çalışmak gerçeklerden kaçışın bir başka ifadesidir. Yirminci yüzyılın sonunda kapitalistin aç gözü, kanlı eli ve egemen dili kapitalistten geçerek değil, sistemin yarattığı zincirine vurulanlardan geçerek konuşur. Kapitalistin hem materyal hem materyal olmayan ideolojiden örgütlü katliamlara kadar çeşitlenen toplumsal üretime katılışı, en yüksek seviyede genel stratejilerin belirlenmesi ve arzuların genel plan, proje ve yürütmede ifadesi biçiminde olmaktadır. Günlük karlı, kirli ve kanlı işleri yürütenler başkalarıdır. Bu başkalık ve kendini sosyal sorumluluktan arındırma o denli ileri ki, liberal burjuvazinin sözcüleri kapitalist düzenin çocuğu faşizmi bile kendilerine mal etmemekte ve faşizmi ve bütün diğer "arzu edilmeyen" faaliyetleri kendi dışında kişileştirerek, bireyleri suçlamaktadır: Faşizmin kapitalizmin uzantısı olduğu bir kenara itilip, birkaç "kafadan kontak" "ırkçı” kişiye ve küçük gruplara yüklenmesi gibi.

Köleler arası işbölümü, teknolojiyle hem biçim değiştirmiş ve yeni anlamlar kazanmış, hem de yeni kontrol mekanizmaları ve mücadele alanları getirmiştir. Teknoloji, özgürlüğü emekçilere değil sahiplerine sağlamıştır.