OKLAHOMA KATLİAMI VE AMERİKAN FAŞİZMİ
Irfan erdogan
Amerikan ideolojisinin günlük pratiklerle kurduğu ve sürdürdüğü böl ve yönet politikasından biri de, kasıtlı yapılmadığı durumlarda bile, günlük sosyal ilişkilerde ırkçılığın ve siyasal faşizmin teşvikidir. Amerikan sisteminin ırkçılık ve faşist karakteri (ve elbette buna karşıt anlayış tarzları) Oklahoma bombalaması gibi olaylarda kendini su yüzüne çıkartır. Ardından, egemen sistemin kendini suçtan arındırması ve insanlık gösterileri yapması başlar. Adalet, suç ve ceza konusu tekrar tekrar işlenir ve toplum varlığını ve egemenligini yeniden ispatlar. Bu sırada da toplumda arzu edilmeyen elemanlara karşı şiddetli tedbirlerin alınması görüşü taraftar bulur ve bu kişilerin özgurluklerini sınirlayan, kolayca tutuklanıp hapse atma veya hapiste tutumayı kolaylaştıran yasaların çıkmasına zemin olur.
Booom!.. Suçlu kim? Kara Sakallı Muslumanlar veya yabancılar
Bombalanmanın duyulduğu an bir kompütür dükkanında dışardan-danışman olarak bir sorunu çözmeye çalışıyordum. Etrafımda genç Amerikalılar ve birkaç müşteri var. Bombalama duyulur duyulmaz herkes fikir yürütmeye başladı ve herkes hemen kimin suçlu olduğunu belirtti: Müslümanlar veya Orta Doğulular. Hiç de olağan üstü karşılamadım, çünkü "friendly-faşizm" olarak nitelenen ırkçı bir sistemde bu oldukça normaldir ve bunun örneklerini hem yaşadım hem de gördüm ve okudum.
Ilk gün iletişim araçları "teroristlerin" hemen müslüman veya sakallı üç Orta Doğulu olduğu şüphesini işlediler. World Trade Center bombalanması hikayesi her medya tarafından yeniden çağrışım yapılarak resimlerle ve yorumlarla sunuldu. Halkın üzgün, öfkeli ve "incile döndükleri" belirtildi. Klinton olayı "Amerikaya, bizim yaşam tarzımıza, inandığımız herşeye saldırı" olarak niteledi ve güçlünün kendini-beğenmişliği ve üstünlügüyle dünyanın neresinde olursa olsun suçluların bulunup cezalandırılacağını belirtti.
New york Post gazetesi (bizdeki hürriyet paralelinde bir gazete) her gün sayfanın yarısın dolduran bir karikatur çıkarır. Nisan 20'deki karikatürde Uncle Sam kılığındaki Amerika yaralı bir şekilde oturmuş, yanında polis, şüpheli-suçlular arasından seçim yapıyor. Suçlular duvara dizilmişler: Humeyni, Saddam Hüseyin, Mafya, Purosunu tüttüren Kastro ve Arafat. Böylece, Amerikan demokrasisi okuyucularına oldukca çeşitli seçim hakkı veriyor.
Amerika'da yüzlerce Konuşma-radyosu (sadece konuşma yapan, telefonla dinleyice açık istasyonlar) vardır ve bunlardan önemli orandakiler tutuculuğun ve aşırı sağcılığın temsilcileridir. Klinton bombalamayı "korkakça bir girişim" olarak niteledi. Herkesin ağzında korkaklar dönmeye başladı. Şikagoda bir ırkçı radyo-konuşmacısı\sunucusu müslümanları ve arapları terorizmle suçladıktan sonra, "bu korkaklığı başka kim yapar?" diye konuşmasını bitirdi.
Amerikanın kalbi bölge olarak nitelenen Oklahomada terorizm olması Amerikanın kendine güvenini sarstığı ve şimdi hiçbir yerde güven kalmadığı tekrarlanmaktadır. Bu korku körüklemesi insan haklarını kısıtlayan Omnibus terörist Yasa önerisinin kolayca geçme olanağını artırdı.
İntikam! İntikam: Vurun Müslümanlara!
Geçmişte bu tür olaylarda olduğu gibi, Oklahoma olayında da Amerikan adalet sistemi anlayışı baş aşağı döndürüldü: "Suçlu olduğu ispat edilinceye kadar suçsuz" kuralı, "suçsuz olduğunu ispat edinceye kadar suçlu" olarak pratikte değişti: Her zamanki gibi Arap islam örgütleri ve arap cemiyetleri küfür, hakaret ve tehditle karşılaştılar, araplar iş yerlerinin bombalanacağı, ailelerine zarar verileceği telefonları aldılar, arabalarının camları kırıldı, lastikleri patlatıldı, örtülü müslüman kadınlara hakaretle karşılaştı, bazıları korkudan evlerinden çıkamadılar, arap-amerikalı öğreciler okulda rahatsız edildi. Jersey City islam Merkezi Cuma namazında saldırı korkusuyla polis gönderilmesini istedi. Haklarında gizli araştırma yapılan araplar, arap soyadına benzer soyadı taşıyan insanlar, ve Oklahoma yakınlarından geçen arap veya müslümanlar yakalanp FBI tarafından bazıları 16 saat kadar sorguya çekildiler. Amerikanın zengin-sömürgesi Kanada'da bile ilerici kitapcılar polis tarafindan basılarak müslüman veya orta doğulu olanlar sorguya çekildi. Sorguda ilk sorulan soru dini ve siyasal inanç hakkındaydı.
Polis University of Central Oklahoma ve University of Oklahomadaki arap öğrencileri saldırıyla karşılaşabileceklerini ve dikkatli olmaları uyarısı yaptı. Oklahoma eyaletinde 35,000-40,000, Oklahoma kentinde 2,700 arap yaşamaktadır ve çoğu Iran ve Lubnanlıdır. Hepsi de, Iran sorunuyla gelen geçmişteki tecrübelerine dayanarak, o zaman karşılaştıkları düşmanlıkla karşılaşacaklarından korkmaktadır. BU tecrübeler, Islamic Halkla İlişkiler Konsül sözcüsünün belirttiği gibi, araplar ta ki biri çıkıp onların suçsuz olduklarını ispat edinceye kadar suçlu olarak kabul edilmektedir.
Bütün medyada kendilerini savunma ve suçsuzluklarını ispat etme zorunluluğunu duyan arap-Amerikalıların demeçleri ve konuşmaları var. Araplar kendilerine söz veren medyanın da suçlu olduğunu bilmekte ve bazıları konuşmayı red etmekte, bazıları da medyadan arapları ve müslumanları suçlamalarını durdurmalarını istemektedir.
Müslümanlar yabancıi mı? Yoo, onlar da Amerikalı, çoğunlukla arap-Amerikalı, yani kürt-türk gibi. O zaman milletin derdi ne? Hiçbirşeyi olmayan veya az birşeyi olanların sahip olmadıkları somut bir bütünlüğü kafalarında kendilerine mal edip sonradan gelenleri veya on binlerce yıl orda yaşayanları her firsata ezme girişimleriyle, kafasında oluşturulan ırkçı, milliyetci-üstünlük hislerini tatmin etmek ve bu hissin biçimlendirdiği doğruluğun ve haklılığın yerine getirilmesi arzusuyla yanıp tutuşmadır. Doğru ve haklının BİZ'e, yanlış ve haksızın ONLARA maledilerek, ONLAR'ın çoluğunu çocuğunu, gencini ihtiyarını kurşuna dizmeye, bombalamaya, suikast yapmaya, bu sırada kazara orada bulunanların da harcanmalarını yan-bir ürün olarak değerlendirip olagan karşılamaya kadar giden girişimlerle tepki göstererek, intikam alarak dogru yolun egemenliğini göstermek, sürdürmek ihtiyacıdır. Sürekli ezilenin, ezene ve ezilişine öfkeli tepkisinin belli yönlere doğru yönlendirilmesidir. Oklohama olayı ise bu yönlendirme faaliyetlerinden biri olan, gerçekte komunist temizlemeye ve Amerikada yaşayıp Amerikan-olmayanları (liberalleri, zencileri, homoseksuelleri, feministleri, çocuk aldıran ve alanları, çevrecileri) ezmeyi kendine iş edinen aşırı-sağcı güçlerin kendini besleyen eli ısırmaya çalışmasıdır. Militianın\para-military güçlerin devlete kızgınlığı ve karşıtlığı bir-piçin babasına kızgınlığı ve öfkesine benzer (Not: piç kavramını bir oluşumu anlatmada benzetme olarak kullanıyorum. Toplumlarda piç olarak nitelenen ve ezilen insanları kötülemek için degil. Piçin piçligi kendinden değil anası ve babasından ve özellikle onu öyle niteleyendendir. Orospuyu ve orospuluğu özleyen ve orospuyu suçlayan ve ezen orospulukta olduğu gibi...)
Irak sorunu sırasında arabama petrol almak için durmuştum. Sekiz silindirli bir külüstür geldi ve yakınımda konakladı. İçinde iki erkek ve bir kız var. Yaz ayı. Kız bana elini ovuşturarak "Iraklı, Iraklı, elini petrolle yıkıyorsun değil mi?" dedi. Bende jeton düşmedi. Derdin ne gibi bir hareket yaptım. Kız ayni şeyi birkaç kez tekrarladı. Anladım ne emek istedigini. İran sorunu sırasında, trendeyim, yanımda genç bir Amerikalı. Elinde kahverengi kesekağıdına sarılı alkollü-içki. Kafayı buluyor. Bana baktı ve "nerelisin?" diye sordu. Türk olduğumu söyledim. İçkiden bir fırt çektikten sonra, "hepiniz aynı boksunuz" diye karşılık verdi ve "bak, şu millete, senin kalbini şöyle deşip çıkaracak" diye tehdite başladı. Millet tedirgin. Ben gücümün yeteceğini anladığımdan kılımı bile kıpırdatmadım. Yoksa, erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır der kalkar giderdim. Burjuva milliyetciliğinin kurbanı olan bu potansiyel-cani-insan tipleri kendilerinin sahip olmadığı ve ücretli köle olarak çalıştığı Amerikayı kendilerinin sanıyor. Burjuva milliyetciliğini taşıyan cahillerin cehaletlerinin ifadesi ve egemen ideolojinin gücü bu. Aynı zamanda birçok Amerikalı bu ırkçılığa karşıdır. Bu da Amerikan ideolojisinin liberal ve karşıtlık-yaratan güçsüz yanını anlatır.
ikinci gün FBI teröristlerin elle çizilmiş resimlerini gösterdi ve muhtemel teroristlerin müslüman olmadığını ve "tipik Amerikalı" olduğunu belirti: Peşin hükümleri değiştirmek o denli kolay değildir. FBI amerikalı suçluların Orta Doğu teröristler tarafından kiralanmış olabileceğini belirti. CIA, her zamanki paranoid tutumuyla, "yabancı kökenli terörizm" teorisine sarılıp çalışmalarını yürütüyor. Bombalamanın Amerikada-büyümüş olmadığı ileri sürülmektedir. Tipik Amerikalı suçlular beyaz-ırkçılar olarak, orta doğuyla bağları olduğu belirtilerek hem belli bir grup hem de gene "caniliğin dış kaynaklı olduğu, "BİZDEN" olmadığı vurgulandı. Caniler bizden olsa bile bizden olamaz!.
Şüphelilerin "tipik Amerikalı" olduğu açıklandığı halde bazı medya "dış düşman terörizmi" sunumuna devam ettiler. New York Post Nisan 21'de orta doğudan gelen azınlıklara karşı kıskırtmaya bir diğer karikatürle devam etti: Hürriyet İbadesi. ibadenin altında yazılan yazı dünyaya şöyle sesleniyor: ... teroristlerini, katillerini, en alçaklarını, şeytani korkaklarını, dini fanatiklerini,... gönder. İbadenin dibinde üç sakallı: Biri Humeyni, birinin elinde yaktığı Amerikan bayrağı, her taraf alevler içinde.
Cuma günü Beyaz-ırkçı suçlulardan biri yakalandığında, Klinton dışta bir terörist gücü suçlamadıgını fakat dış bağın olup olmadığını soruşturmaların sonucun belirleyeceğini anlattı: Dünyanın her yerinde suçluları bulacaklarını ve bunun Amerika'ya saldırı olduğunu belirtiğini unuttu. Klinton epey üzgün görünuyordu: Teröristlerin müslüman veya orta doğudan veya orta dogu kökenli olmadığından, beyaz-Amerikalı olmasından olmalı belkide...
Boom!... Eyvah! Suçlu Amerikalı?: Bizden olmayan biz!
Cumartesi günü artık ne müslümanları ne de dış teröristleri suçlayabilecek bir durum kaldı: Suçlular Amerikalıydı. Hele biri sapsarı WASP Amerikalı (WASP=beyaz, anglo-sakson, protestan). Şimdi umutlar ikincide. Belli Amerika dua ediyor: İnsallah, müslümandır, Orta Doğuludur, hiç degilse ispanyol falan olsun....
Eger suçlunun biri Amerikalı çıkmazsa veya suçu dışa yükleyecek en küçük bir bağ bulabilirse, Amerika, dış terör yaygaralarına tekrar başlayıp, rahatlayacak. Kim bu Amerika? Kendini melek olarak satan ve Humeyninin şeytan olarak nitelediği Amerika. Yani Amerikaya egemen olan, gerçekte Amerika olmayan Amerika.
Amerika şaşkin, Amerika kendi içinde, hem de Amerikanin kalbi olan bir bolgede, kendi kanindan birilerinin yaptığı canilige bir türlü inanamıyor. Laf, her Amerikalı Amerika denince ilk akla gelen birşeyin de violence\şiddet olduğunu çok iyi bilir. Amerikalı şiddet, dehşet, katliam tecrübeleri, haberleri, ve filmleriyle büyür. halk kitlelerinin yaşadığı bölgelerde yaşayıp da en az bir vahşete veya soyguna şahit olmayan Amerikan çocuğu çok azdır. Şaşkınlık gerçekte, egemen hipokrasinin yanında, Amerikanın ne olduğunu bir türlü kabul edemeyen liberal burjuvaların dileması örneğidir. Waco texasta olduğu gibi zaman zaman devletin işledigi meşrulaştırılmış cinayetler resimsiz olarak kapatılır gider. Egemen örgütlü katliamın dışında bir diğer örgütlü grup cinayetler işlediğinde her saniye günlerce kanlı resimler teşhir edilir ve bu durumun gerçek yaratıcısı olan egemen toplum sistemi birden bire melek kesilir ve insanlık, duygululuk gösterilerine başlar. Bu, günümüzde hemen her toplumda olduğu gibi, yapısal-temelli-facialar durumunda öne sürülen toplumsal üzüntü maskesidir ki maskeyi takınanların büyük bir kısmı gerçekte oldukça etkilenmiş ve üzüntü içindedirler.
Amerikan ideolojisi terorizm ile sosyal yapı, sömürü ve imperyalizm arasında asla bir ilişki kurmaz. Onun yerine terorizmi dışa yükler. Dıştan gelmedigi durumlarda ise, konuyu bireysel seviyeye indirger ve sorunu kafadan kontak, hasta, insanlıkla ilgisi insana karşı cinayet işlemek olan kişiye yükler. Böylece bu kişiyi yaratan ve besleyen toplum düzeni kendini suçluluktan arındırır. Benzer şekilde, ırkçılık ve Faşist terorizm nefret örgütlerine ve bu örgütlerin bireylerine yüklenir ve sanki ırkçılar Amerikan tecrübesinden geçerek oluşmamış gibi, kendi yapısının bir karakteri olduğu kesinlikle red edilir. Egemen düzenin iletişim araçları, entellektüelleri, profesyonelleri, psikolojistleri, politikacıları çıkar ve nefret gruplarının olduğu, bu grupları kırsal alanda bazı radyo ve iletişim araçlarının kışkırttığını ileri sürerler. Eğer bu gazetelere ve radyolara bakarsak, gerçekte de kışkırtmanın olduğunu görürüz. Fakat sorun ne bu gruplar ne de bazı kışkırtıcı iletişim araçlarıdır: Amerikan günlük yaşamında egemenlik arayan ve üstünlük elde etmeye çalışan güçlerin mücadelelerinin sürdürüldüğü toplum yapısıdır.
Nefret grubunun kendini satış biçimi
Yapan ve yapani destekleyenler dışında, hiçbir insan, hiçbir grup, hiçbir ideoloji suçsuz sivillerin ölümüyle sonuçlanan bir cinayeti haklı çıkaramaz. Oklahoma kelimenin gerçek anlamıyla, temelinde somut çıkarlar yatan ve amacı bu çıkarları yansıtma yerine üstüne örtü çekerek cahilleştirilmiş insandan geçip canilik gösterileri yapma olan, sağın-burjuva ideolijisinin insanlıkla ilişkisinin özel bir ifadesidir. Bu özel ifadelerin Oklahomadaki gibi biçimlerini ender görürüz. Fakat ender olmayan biçimlerini bütün Latin, Asya ve Afrika ülkelerinde farklı zamanlarda farklı derecede yapılan örgütlü devlet ve devlet kurumları tarafından desteklenen terörle (işkenceler, fırınlar, kurşunlamalar, suikastler, helikopterlerden atmalar, dini ve ırksal azınlıkları ezme ve yok etme gibi) bol bol görürüz. Bunlar meşrulaştırılmış katliamlardır ve yapanların kılı bile kıpırdamaz. Bu tür davranışı ve duygusal reaksiyonu Oklohama cinayetini işleyenler ve destekleyicilerinde de görmek oldukça normaldir: Eğer işkenceci cani kendini haklı görmese işkence yapamaz. Bu haklılık psikolojisi yaptığı işkenceyi zevkle anlatan poliste, haklılığın ötesinde canilik-hastalığına dönüşür. Bu "nefret grupları" kendilerini asla kötü olarak nitelemezler, tam aksine vatanın, dinin, ailenin, saf Amerikan değerlerinin koruycusu kılığındadırlar. Örneğin Hirıstiyan vatanperverler isimli örgutun liderlerinden Mr. Gritz, Oklahoma cinayetini "Bir Rembrant -- bilim ve sanatın birleştiği bir masterpiece" olarak nitelemittir.
Suçlular: Tipik Amerikan fatisti?
Polisin sunduğu kalemle çizili-resimlerdeki 'tipik Amerikalı" hangi tipik Amerikalının suçlu olduğunu veya suç işleyebileceğini göşteren bir biçimdeydi: Ben daha ilk balkışta anladım ki eminim Amerikalıların büyük çoğunluğu da "anlamıştır: Amerika'da "rednecks" olarak nitelenen Amerikan bayrağı sallayan, ırkçı milliyetci bireyler, özellikle dağlı, köylüler.
Bu tipik Amerikan faşisti kim? Bağımsız devletlerden oluşan, fakat federal devletin egemen olduğu Amerika tipi kapitalist düzenin Amerikan tipi milliyetcileri, vatan kurtarıcıları, din ve aile değerlerinin koruyucuları, özgürlüklerin savunucuları, en özlü deyimle siyasal ırkçı faşistlerdir. Bu grupların aktif "askerleri" ya işisiz yada herhangi bir işte çalışan kol-emegi işçileridir. Sadece köy ve kasabalara ve Amerikanın gerici bölgelerine sınırlı değildir, her sehirde ve her kasabada çeşitli biçimlerde vardırlar. Bu askerlerin bir kademe üstündekiler küçük burjuva iş adamları ve çiftçilerden gelir. Irkçılıktan ve faşist faaliyetlerden bu kişilerin çıkarı psikolojik-hastanın elde ettiği tatminden öte pek gitmez. Bu kişiler çevrelerinde çeşitli isimlerde kurulan faşist militianın\paramilitary örgutlerin silahlı taliminden geçerler. Her hafta en az bir gün silahlı savaş talimi yaparlar. Bu kişiler, hemen her ülkede olduğu gibi, kapitlist düzenin bir kenara iterek ve büyümesini engelleyerek piçleştirdigi (=agaçlık yerlerde agaçların dibinde büyümemeye cüce kalmaya mahkum edilmiş piçler gibi bir duruma düşurdüğü), kaçınılmaz olarak yaratıp kaçınılmaz olarak beslediği, gerektiginde hem sistemi korumak hem de suçlamak için kullandığı yaratıklardır. Bunların ardında, örnegin, yerel ekonomide toprakların özellikle federal ve diğer kamu topraklarının (ormanların, parkların, ve orman zenginliklerinin) özel teşebbüsün elinde talan edilmesini isteyen somut çikarlar yatar.
Amerikan faşitleri neye ve kime karşı?
Amerikan faşistlerinin ve ırkçılarının en çok çiğnediği sakızı hemen her yerde, otobüste, sokakta, trende zaman zaman örneklerine rastlarsın. "Foreigners go home! (yabancılar go home); En iyi komunist ölü komunistir; Kill an owl and save a job (Bir baykuş öldür ve bir işi koru); Yabancılar ülkemize gelip elimizden işlerimizi alıyor; Federal devlet özgürlülerimizi çiğniyor, ülke liberallerin elinde komunistleşiyor; Amerika elden gidiyor, geri kazanmak zorunlu; Temizlik gerek ve bu da ancak kanla olabilir; Amerika ancak gücunü göstererek ve kullanarak kendini bulabilir; Amerikan iletişim medyası solcu liberallerin ve yahudilerin elinde gibi toplumu ve toplum sorunlarını değerlendiren ve bu değerlendirmeye göre çare sunan ideolojinin taşıyıcısı kişilerin bunu ifade biçimleri Oklahomayla sınırlı değildir. Bu ideolojiyi taşıyanlar Amerikanın Amerikayı unutup dış ülkelere yardım ettiğine inanan cahilleştirilmiş, sokakta yatan evsiz zavallıları dövecek ve üzerine gaz serpip ateşe vererek yakacak kadar gaddarlaşmışlardır.
Amerikayı kurtarma ateşiyle yanan bu kişiler özgürlüklerinin, özellikle Amnayasa ile onlara tanınan hakların (silah taşıma özgürlüğü demek istiyorlar) devlet tarafından ellerinden alındığını, federal devletin giderek komunist devlet olma yolunda ilerlediğini ve bunun durdurulması gerektiği tezini ileri sürerler. Bu fikri öne sürenlere bakarsak hepside tepeden tırnağa kadar silahlanmıştır ve her hafta silahlı talim yapmaktadırlar. Bazılarının evi silah deposu gibidir. Kısaca bu tezi ileri sürenlerin ileri sürdükleri tezle yaşadıkları gerçekler arasında taban tabana bir zıdlık vardır. Bu fikri söyleyen ayak takımının üzerindekiler de (örnegin silah endüstrisi, silah perakendecileri, siyasal cambazlar) silah taşımayı anayasa ile tanınmış hak olarak teşvik etme ve ekonomik çıkar pazarini genişletme ötesinde zaten silaha ihtiyaç duyacak psikolojik veya diğer bir nedene sahip degildir. Anayasa hakkının federal devlet tarafından çignendigi yaygarası gerçekte, örneğin, silah üretimi ve ticaretiyle zenginleşen endüsrilerin çıkarıma dokunmayın, çıkarıma dokunmayın, pazar isterim, pazar isterim" diyen yaygarasıdır.
Amerikan faşizminin özelliklerinde biri de devlet kurumlarına karşi olmaları, özellikle federal devletin kurumlarını "isgalci" güçler olarak nitelemeleridir. Bunun da temelinde yanlış yönlendirilmiş ve tanımlanmış devlet ve özgürlük anlayışı, devlet ve serbest teşebbüş ilişkisi ve devletin liberaller tarafından kontrol edlidigi ve komunistleştirildigi gelir. Devlet özel teşebbüsün kirli işlerini (polis ve diger silahli kuvvetlerle baskı ve kamu eğitimiyle ideolojik işlerini) gören ve halktan toplanan paraları rüşvetci bürokratlarla serbest teşebbüs arasında minumum hizmet ve maksimum soygunla paylaşan bir yapıya sahip, özel teşebbüs sisteminin entegral bir parçası olarak görülmez. Özgürlüklerin (ki gerçekte özel teşebbüsün özgürlüğü anlamına olduğunun bile çok az kişi farkındadır) ve serbest teşebbüsün engelleyicisi, karşıtı olarak görülür. Faşistler bu nedenle federal devlete karşı işgalci olarak savaş ilan ettiklerinde geçekte komunizme karşı savaş ilan ettiklerini sanmaktadırlar. Bu nedenle, federal devlet düşman ve federal devletle iş gören eyalet-devleti bürokratları işbirlikçi düşman olarak görülür. Bu işgal fikri yeni birşey değildir, federal devlet yapısının ve Amerikan tarihi ve iç savaşının, endustrileşmiş birkaç eyaletin Amerikanın diger eyaletlerini somürmesinin getirdiği, farklı yerlerdeki farklı sermayeler arasıindaki rekabetin getirdiği neticelerden biridir. Sadece faşistler değil, birçok kişi, özellikle güney eyaletlerinde, federal devletle anlaşmazlıkları çıktığında, federal devleti "iç işlerine karışma" ile suçlarlar ve federal devletin uygulamalarını da işgalçi davranış olarak nitelerler. Bu niteleme parlemontada bile zaman zaman yapılır.
İşgalcilik sloganı ve tehditleri altında yatan gerçekler
Faşitler işğalci federal devletin bürolarını bombalamakta, görevlilerini telefonla veya silahla karşılarına çıkarak korkutmakta ve tehdit etmektedir. Carson City'deki federal ofisin bombalanmasından sonra, federal görevliler "sıra sende" telefon tehditi aldılar. Görevlilerin yolları kesilip dayakla, ölümle, asmayla tehdit edilmektedir. Idaho eyaletinde bir militia lideri, yerel-işbirlikcilerin kurşunlanması gerektiğini söyledikten sonra "ofislerine git ve yüzlerine iyi bak, çünkü birgün bu yüzü patlatman gerekebilir diye Associated Press'e demeç veriyordu. Temizlik gerektiği ve kan dökmeden temizlik olmayacağı tehditleri savrulmaktadır. Bazı kasabalarda federal devletin uniformasını giymek hedef tahtası olma olarak nitelenmektedir. Mart ayında Nevada'da federal Orman Servisi iki kez bombalandı. Oklahoma bombasından sonra ölü ve yaralı çocukların götürüldüğü hastahane o acil durumda en az beş tane "hastahanenize bomba koyduk, patlayacak" telefonu aldı. Oklahomayı taklit eden girişimlerden korkulmaktadır ve olacagına çoğu insan inanmaktadır. Buna bazı yerel idarenin polisleri federal gorevlileri tutuklamakla tehdit ederek katılmaktadır. İşgal fikrinin yönetildigi somut örneklere bakarsak, fikrin ardında her seferinde ekonomik çıkar ilişkilerinin yattığını görürüz. Bunlar da çoğunlukla, tarimsal alanlarda ya maden endüstrilerinin, ya petrol ve gaz endüstrilerinin, ya ağaç-talan endüstrilerinin, ya hayvancılıgın (özellikle otlatma haklarının) ya da bazı diğer endüstrilerin kamu topraklarını babasının malı gibi kullanma arzusu veya kullanmaya devamı savaşında insan ve çevre peyzajını koruma çabasında olanlara ve bu çabaların sonucu elde edilen yasal hakların kullanılmasını engelleme yatar. Bu elbette okullarda belli kitapların okutulmaması, kitap yakma, evrim teorisinin okullarda öğretilmesine son vererek yaradilış teorisini tek geçerli teori yapmak, okullarda derse başlamadan önce milli marşı okuma ve dua etme, çocuk aldıranları ve çocuk-düşürme kliniklerini ve doktorlarını hak ettikleri cehenneme kısa yoldan gönderme, Amerikayı eleştirenleri ya poposuna tekme vurarak veya bir battaniye vererek kuzey kutbuna yollama, kendi yabancilığını unutup yabancıları Amerikadan atma, çalışkan japon çocuklarını okulda averajı yükselterek problem yarattıkları için okuldan atmaya çalışma gibi ekonomik, sosyal ve kültürel politikaların egemenlik kazanması mücadelesinin bir parçasıdır. Fakat ne türlü kılıfta gelirse gelsin, hepsinin tabanında ekonomik çıkarlar ve güç kazanma arzusu yatar. Bu arzu bazıları için somut gerçeklerin bazıları için de bu somut gerçeklerin sahiplerinin sahip olduğuna ağzının suyu akarak bakıp hayallenenlerin hayal olan hayallenmelerinin ifadesidir. Bazen kendi kendini bazen düşman olarak gördüğünü ve bazen de kendi anasını yiyen oldukça tehlikeli bir hayallenme...
Federal işgale karşı yerelligin, yerel ekonominin gelişmesi varsayımı Amerikan ekonomik yapısında büyük ölçüde tabansızdır, çünkü mücadele verilen alanlarda küçük yerel firma bulmak olanagı çok azdır. Yerel ve küçuk olarak görünenler de cogunlukla dev firmalarin bir çeşit uzantıları biçimindedir. Yerel-ekonomiyi geliştirme varsayımında tek tutarlı yan, yerel halkın bazısının işci olarak çalışma olanağına sahip olmasıdır. Bu da her zaman geçerli değildir, çünkü yerel ücret politikası, eğer sendikalaşma yoksa, çok aşağı tutulur, eğer sendikalaşma varsa, dışardan işci getirilerek yerel halk kullanılmaz veya bu tekditle ücretlerin düşük tutulması sağlanır. Amerikan kırsal alanına yayilmış firmalar meksikalı ve kaçak işçileri firmanıin kurduğu yapma-köylerde Amerikan yaşamından izole edilmiş bir şekilde tutmakta ve insafsızca sömürmektedir. Yerellik ideolojisiyle öne sürülen "yerel ekonomiye ve işgücune katkı" varsayımı, büyük ölçüde kurulan endüstrilerin az-işci ile çalıştırılması ve yaratılan değerin dışa aktarılması nedenleriyle de anlamını yitirir. Bu bölgeler Amerikanın kırsal ve hem ekonomik hem de bilinç bakımından geri bırakılmış, büyük tarım, madencilik, hayvancılık ve ormancılık sermayesi tarafından sömürülen, kentsel alanların ihtiyaclarına göre üretimin ve dagıtımin yapıldıgı, talanla kaynaklarının kurutulduğu, yoksulluk ve yoksunluk içinde bırakıldığı bölgelerdir.
Klinton'a gazeteciler soruyor "bu beyaz ırkçı gruplar ardından gidecek misiniz?." Klinton bombalayanların ölümle cezalandırılacağını söylüyor. Gazetecininki diğer bir cehalet örneği: Bir veya birkaç ırkçı-grubun ortadan kaldırılması soruna cevap değildir. Sorun yapısaldır ve değişim de ancak ırkçılığı yaratan ve besleyen yapının değişimiyle değişmeye başlar. Burjuva ideolojisinin ırkçı millyetciliğinin acılarını her ülke çekmektedir: Dini ve ırksal azınlıklar hem ezilmekte hem de toplumun sorunlarında her fırsatta suçlu olarak gösterilmektedir. Bu durum insanların insanca yaşam haklarının demokrasi, özgürlük, serbest teşebbüs sisteminin günlük pratikleri sonucu elinden alındığı toplum yapılarında kaçınılmaz bir durumdur. Türkiyedeki egemen sistem böyle değildir tabi. Böyledir dersen bölücülükle, devletin birliğini, bütünlüğünü ve dirliğini bozuculukla suçlanıp dogruyu soyledigin için hapsi boylarsın. Yalan ve sahtekarlık, doğruyu kendi çıkarlarına göre bükme, bükülmezse kırma, kırılmazsa hapse veya fırına atma epey faydalıdır: Saray ulemalarına sorun, yok sormayın, sadece aldıkları ödüllere bakın ne demek istedigimi anlarsınız.
Oklahoma: Zaten paylaşılmış bir ükeyi kimse paylaşamaz; Tarihin yanlış olduğunu defalarca ispatladığı değişmezlik teorisi...
Not: Bu makale yazı Oklahoma bomba olayını takip eden gunlerde televizyon ve gazete (New york times, New York Newsday, New York Post ve New York Daily news) haberlerine dayanarak yazıldı.
Irfan erdogan
New york, nisan 25. 1995.