Vatan Sevmek, Vatan Hainliği, Vatanı Satma ile gelen böl,
birbirine düşür ve yönet politikası üzerine
(Okuyucunun Dikkatine: Aşağıda ben, farklı kendilerimle kendi kendime konuşuyorum. Temel olarak dediğim: Doğrularımızın bile ne kadar doğru olduğunun şüpheli olduğu ve doğrumuzun karakterini "ne tür işlevler görüyor" ile gözden geçirmemiz gerektiğini savunuyor.
Vatan haini kimdir?
Vatan denilen bir yer tanımlandığından ve bu tanımlamayı o yerdeki doğal ve insan kaynaklarını kendi çıkarları için örgütleyip kullananlar bu tanımlamayı yaptığından ve onlar için bu tanımlama yapıldığından beri Vatan hainliği ve vatanı satan vatan hainleri de ortaya çıkmıştır.
- Bu vatan hainleri kimler arasından çıkar gelir?
- Genellikle eğitilmişler arasında durumları iyi olanlardan, alt sınıflardan ve bazen de üst sınıftan gelirler.
- Bu vatan hainleri ne yaparlar?
- Vatanı satarlar.
- Bu vatan hainlerinin en temel özellikleri nedir?
- Dinsiz, imansız, ahlaksız ve vatan hainidirler. Enternasyonalisttirler de.
- Yani küreselci mi?
- Hayır, küreselciler, küresel gelişmeye ve küresel-yerelliğe inanan vatanperverdirler. Bu sırada inanmanın meyveleriyle de ödüllendirilirler.
- İkinci Cumhuriyetçiler falan gibi olmalı.
- Peki, bu vatan hainleri vatana ihanet için neler yaparlar?
- Bazılarını sıralayım:
· Din düşmanlığı yaparlar. Örneğin camiye gidene gerici falan derler; modern insan Bar ve Cafe gibi yerlere gider. Herkes dininde inancında serbesttir derler ve tüketicilik, gösteri, gösteriş ve teşhircilik dinini teşvik ederler.
· Ülkenin insanının ahlakını bozarlar. Örneğin homoseksüelliği ve lezbiyenliği teşvik ederler. Banka hortumlarlar. Faiz haram derler faizle mal satarlar. Rüşvet alırlar. Ülkenin doğal zenginliklerini ve insan kaynaklarını özel çıkarları için uluslararası sermayenin ucuz (ve ortaklaşa talancı) kullanımına sunarlar; bunu da Uluslararası pazara açılma, çağdaş politik ekonomi, turizmle kalkınma, Avrupa Birliğine girme gibi adlar altında sunarlar.
· Çocukların, gençlerin, kadınların, erkeklerin beyinlerini zehirlerler. Örnek için popüler bir gazete, dergi, kitap, magazin, sinema veya televizyon ve radyo programına bakmanız yeter.
· Kültürümüze, inancımıza, imanımıza, geleneklerimize, örf ve adetlerimize hakaret ederler. Örneğin, televizyon haberleri ve programlarında sunulanların içerikleri böyledir.
· Ailede ve dostlukta işlenen dayanışma ve sevgi değerlerini yıkarlar. Örnek televizyon, sinema ve kadın/erkek dergilerinde aile ve ilişkiler hakkında sunulanların hepsi böyledir.
· Maddeye taparlar ve taptırmaya çalışırlar. Sevgi, insanlık, değer ölçüsünü “neyin var ve ne kadar var?” yaparlar. Sevgi ve insanlık “ne satın aldın?” ile belirlenir. Ne kadar marka/pahalı alıyorsan, o kadar çok seviyorsun. Ne kadar markalı/pahalı giyiyorsan, yiyor ve yaşıyorsan, o kadar değerlisin. Affedersin, ayakkabınızın ya da giysilerinizin markaları ne? Eviniz nerede? Ayyy, Keçiören’de mi oturuyorsun? Orası AKP’ye oy veren aptallar tarafından işgal edilmiş bölgedir. Ben hayatımda, Ulus denen yeri ve ötesini görmedim, görmek istemem de.
· Aile içi, akraba arası ve insanlar arası dayanışmayı ortadan kaldırırlar. Örneğin binlerce yıllık sürdürülen böl, birbirine düşür ve yönet politikalarının örgütlü her yerde uygulanması ve öğretilmesi böyledir.
· İnsanları sadece kendi çıkarı peşinde koşan ve bunu da diğer insanları ve toplumu soyarak yapan bencil, soyguncu ve sorumsuz bireyler yaparlar. Örneğin çalışana fazla mesai vermezler, haftada altı ve hatta yedi gün çalıştırırlar; günde on beş on altı saat çalıştırırlar; asgari ücreti ödemeyi bile çok görürler; çalışanın sigortasını ödemezler; devletin haracını çeşitli yollar kullanarak vermezler.
· “Bireysel özgürlük ve demokratlaşma” yalanıyla toplumda sürüleşmeyi yerleştirirler. Örneğin bireysel zevkin ve özgürlüğün ifadesi dedikten sonra, “çağdaşlık, zamanı yakalama” veya “en popüler tesettürü giyme” söylemleriyle desteklenen mevsimlik sürüleştirmeyi başarıyla sürdüren modanın ve kozmetik endüstrilerin egemenliği böyledir.
· Popülist söylem yaparlar. Binlerce yıldır insanları kandıranlar hep insanlara maddi ve manevi ödüller vaat ederek de sömürülerine devam ederken, birden bire BİZden olmayan birileri çıkıp insanlara yalan söylendiğini ve kandırıldıklarını söylemeye başladılar. Bunu söyleyenler SAHTEKAR-BİZDEN değildi ve BİZE karşıydı. İnsanlar da onları dinlemeye başlamıştı. Bu duruma bir çözüm getirilmesi gerekirdi. Çözüm de SAHTEKAR-BİZLER yönetsel sloganlarında ve propagandalarında, insanlara eskisi gibi doğruyu söyleyip vaatler vererek kandırma işinden vazgeçtiler. Kendilerinin sahtekar söylemlerini doğruyu söyleyenlerin söylemiyle birleştirerek, doğruyu söylemeye kalkanı “Populist söylemi, popülist demagojiyi bırak” diyerek, doğrunun da söylenmesini aşağılamaya, değersizleştirmeye ve engellemeye başladılar. Haksızlığa uğrayanı, mazlumu ve doğruyu savunmayı aptalca ve değersiz bir girişim yaptılar. Yeni doğrular yarattılar. Yeni doğruyu söylemeden söyleyen SAHTEKAR-BIZLER, örneğin seçmene ucuz ekmek, bedava yiyecek, çuvalla patates, soğan ve tencere dağıtan “iyiler” oldular. Doğruyu söyleyen de materyal bir şey dağıtmadığı için, laf ebeliği yapan değersiz biri oldu. Daha kötüsü doğrunun sesi “populist söylem” aşağılamasıyla kesildi. En kötüsü de, “tek doğru yoktur; herkesin kendi doğrusu vardır” diye, sahtekarlığı, soygunu, vurgunu, haksızlığı ve yanlışı bile meşrulaştırdılar.
· Bu vatan hainleri devletçiliği savunurlar ve özel teşebbüsün düşmanlarıdır. Sanki devlet özel teşebbüsten ayrı bir şeymiş gibi, sanki devlet kapitalist yapının devleti değilmiş gibi, sanki devletle özel teşebbüs birbirine düşman ve birbirine aykırı iki şeymiş gibi. Örneğin dünya dev şirketler tarafından yönetilirken, ülkeler bu dev şirketlerle işbirliğindeki birkaç zengin ailenin imparatorluğu durumundayken, demokrasi, özgürlük, insan hakları ve serbest/özgür girişimcilikten bahsedilir. Kamu kurumu denen siyasal ve ekonomik yönetim kurumları kamu çıkarını gerçekleştirme yerine, özelleştirme daireleri, komisyonları, çalışma grupları kurulur ve kamu zenginliklerinin dev sermayeler arasında bölüşümü sağlanır.
- Sözünüzü kestim ama, affedersiniz, siz şaşırdınız herhalde. Yaparlar dedikleriniz doğru da verdiğiniz örnekler yanlış. Siz vatan haini gibi örnekler veriyorsunuz. Siz İkinci Cumhuriyetçi bile değilsiniz.
- Eyvah, valla nasıl oldu bilmiyorum; kaptırıp gittim. Durun, yukarıdakiler yanlış oldu; doğru olanları sıralayım:
1. Mesela Nazım Hikmet gibi, Jön Türkler gibi, İttihatçılar gibi, Namık Kemal gibi, vatanından kaçıp bu ülkede emelleri olan düşman ülkelerde bağımsızlık ve demokrasi diye vatanı kötüleyenler vatan hainidir.
2. İnsan hakları diyenler de vatan hainidir.
3. “Karşılıklı bağımlılık var” veya “her yerde kar var gönlüm senin bu gece” deme yerine, “sömürü var, haksızlık var, hırsızlık var” veya “her yerde soygun var; merkez bankası kimin bu gece?” diyenler vatan hainidir.
4. “Benim memurum işini bilir” diyenler Allahın rahmetli kulu olurlar. “Rüşvet durdurulmalı, rüşveti destekleyen koşullar ortadan kaldırılmalı” diyenler zındıktır ve vatan hainidir.
5. “Turizmle kalkınmamız gerek; kullanılmayan mal, kullanılmayan zenginlik, kullanılmayan değer ne işe yarar ki?” diyerek tüm doğal ve toplumsal değerleri yabancı sermayenin kullanımına sunanlar pragmatik vatan evladıdır. “Bütün doğal kaynaklarımız, kıyılarımız, dağlarımız, yaylalarımız ve ovalarımızdan orada yaşayan insanlarımız kovuluyor; o insanların bazıları mevsimlik ücretli köle yapılıyor; kendi vatanımızda kapı dışarı ediliyoruz; kendi kıyılarımızı ve kendi topraklarımızı kullanamıyoruz; başkaları kullanıyor. “Kullanılmayan malın ne faydası var ki” diyenlerin, pezvnklik geliri sağlamak için dış ve iç kullanıma sunduğu kız kardeşi nasıl gelişir ve değerlenir? Turizm bakanlığıyla doğal ve insan değeri satışı pezevenkliği yapan hangi ülke turizmle kalkınmış? İspanya mı? Yılda birkaç trilyonluk turizm gelirimiz var: Kim ne kazanıyor ve kimler neler kaybediyor? Teknolojik araçları üreten teknolojileri üretemedikçe veya olara serbestçe karar verici bir şekilde sahip olmadıkça, birileri bizim üzerimizden kalkınma sağlar” diyenler vatan hainidir. Turizm elbette olacak, ama onurlu bir şekilde; “bana aman kaybol, turistler geliyor, seni görmesinler” diyen ve beni kendi ülkemde kovan bir şekilde değil.
6. Vatan haini, birisine “bu iş trilyonluk yatırım gerektirir; bunun için bu parayı nereden aldınız” diye sorduktan sonra, “ben bir sürü insana ekmek kapısı açtım; çalışıyorlar ve aç kalmıyorlar” diye yanıt veren birine, “oh, affedersiniz ben bunu düşünememiştim” diyerek vatanperverlik göstermeyendir. Onun yerine, “şey, bir şekilde bir yerden birileriyle bir şeyler vurdum bu işi kurdum; beş yüz kişiyi sürekli işsizlik ve asgari ücret terörü altında tutarak sömürüyorum mu demek istiyorsunuz?” diye soran kişi kesinlikle vatan hainidir. “Birileri birden bire villalar kuruyor, yüz milyarlarca liralık araba satın alıyor; bunlara neden hesap sorulmuyor; sorulunca da neden bunlara hiç bir şey olmuyor; hırsızlar hırsızları mı soruşturuyor; doğruyu yapmak isteyenlerin ayakları neden kaydırılıyor?” diyerek kervana havlayanlar vatan hainidir.
7. Haberlerde kapkaççılık, hırsızlık, yankesicilik, tinerci tehlikesi, otoyoldaki hayat kadınlarının ahlaksızlığı, kadına karşı şiddeti, töre cinayetini ve dilencilerin bir sürü para kazandıkları her gün sürekli önümüze getiriliyor. Ahlak, onur, namus, insanlık elden gidiyor. Peki, bunu yapanlar kimler? Televizyonlara ve gazetelere baktığımızda, hep tinerciler, İstanbul’a göç etmiş işsizler (İstanbul’un insanı dürüsttür, böyle şeyler yapmazlar; göçü durduralım), Anadolu’nun geri ve cani ruhlu kültürü ve ataerkil ailesi (elbette, babalarımız) suçlu bulunur. Bunu böyle sunanlar çağdaştır, moderndir, insandır. “Affedersiniz ama, her an, gece gündüz sürekli olarak, asgari ücret ile, yüksek kiralarla, pahalı yiyecek, giyecek ve içeceklerle yaratılan insanlık durumu var; Bu insanlık durumunu yaratanlar en alçak, en ahlaksız ve en adi insanımsılar değil mi? Bu durumu yaratanların günlük işe alma, iş yaptırma, işten çıkarma, tüm iş koşullarını saptamak ve fiyatları belirlemek için yaptıkları insanlığa ve insana düşmanlığı, yoğun ve sürekli bir tacizi, tecavüzü ve şiddeti anlatmıyor mu? Ha, elbette, anlatmaz, çünkü bunlar rutin olanlar, serbest ticaret ve özgürlük bunlar; her zaman yaşadığımız ve hissettiklerimiz bunlar. Bunların toplumsal gündemde olmaması için, sahtekarlığın bilgiçlik taslamasını kural yapmak gerek: İtler zaten insanları sürekli korku, tedirginlik, tecavüz altında tutuyorlar; sürekli çeşitli şekillerde ve çeşitli yerlerinden insanları ısırıp duruyorlar. Bu alışılagelmiş banallığın haber değeri yok ki!. Düşünsel ve materyal yoksul ve yoksun bırakma haber olamaz ki! Asıl anlamlı olan, insanın iti ısırmasıdır. İşte, o zaman, iti ısırma olayı haber yapılır. İti ısıran o kişinin, en iyi şekliyle sıradışılığı, çoğu kez deliliği, akılsızlığı, mantıksızlığı, acayipliği, yanlışlığı, hatası, haksızlığı ve ısırarak yaptığı kötülük vurgulanır. Düşünün adamın iki ayağı var, ama birini saklıyor ve sanki tek ayaklı gibi dileniyor; milleti kandırıp para kazanıyor. Ne büyük ahlaksızlık! İşte buna haber denir!” Bunları diyerek, şikâyet edenler vatan hainidir.
8. Vatan hainleri bölücülük yaparlar. Nasıl? Bölüp birbirine düşürüp yöneten güçlerin asıl bölücü, çarpıcı, çıkartıcı ve toplayıcı olduğunu söyleyerek.
9. İstanbul’da İleri-gerizekalıların egemen olduğu bir üniversitede çok aktif ileri-geri zekalılar özel şirketlerin desteğiyle uluslararası çevre sorunu sempozyumu düzenlerler. Bir de çevreyi kimlerin nasıl kirlettiğini anlatan “Çevre Oyunu” icat ederler ve bunu İstanbul’un yoksul semtlerinde çocuklara dağıtırlar. Bu oyunda zarı atıyorsunuz, diyelim 5 geliyor. Beş numaralı karta bakıyorsunuz. Kartta bir köylü adam (senin baban) sokağa tükürüyor. Kartın arkasında şöyle yazıyor: Sokağa tüküren babanı ikaz ettiysen, beş ileri git, etmediysen, beş geri git. Bir başka kartta, bir köylü kadın (senin annen) hamur açıyor; etrafa kağıtları atmış; eğer anneni ikaz ettiysen, ilerleyerek ödüllendiriliyorsun, yoksa geri giderek cezalandırılıyorsun. Bu oyunu yapan şeyler, pardon vatansever düşünürler, Sempozyum sonrası ödüllendirildiler ve önemli birileri tarafından övüldüler. Bu düşünürler vatan ve insanlık için bilim yapıp satıyorlar. Ama, “bu oyunda çevre kirliliğini yaratanlar olarak Anadolu insanı ve kültürü gösteriliyor. Anadolu insanı ve kültürü kötüleniyor, aşağılanıyor; insanlık tarihinde on binlerce yıldan beri insanların çevreye yaptığı hasarı toplasanız, modern denen endüstrilerin sadece bir tanesinin bir ayda doğaya ve insana yaptığı katliamla karşılaştırılmayacak kadar azdır. Cevre oyunu hazırlayacaksan, endüstriyel yapıların insanları ve doğayı nasıl zehirlediğini, milyonlarca insanın her yıl bu nedenle öldüğünü; dolayısıyla, endüstrilerin iş yapış biçimlerinin değişmesini öğreten oyunlar yap” diyenler vatan hainidir.
10. Seri cinayetler başladı. Televizyonlar ve gazeteler ve de medyada boy gösteren “bilim insanları” memnunlar. Seri cinayet işleyen gençler neden bunu yapıyorlar? Çünkü ailede şiddet var. Şiddeti yapan kim? Baba elbette. Hangi baba? Modern baba değil elbette. Anadolu ailesinin babası. Bunları yazanlar ve söyleyenler “toplumdaki sorunları ve nedenlerini” dillendiren değerli insanlardır. Ama, şunları söylersen sen vatan hainisin: Affedersiniz, örneğin 1900’lerde, Anadolu’da babalar oğullarını sürekli döverdi; ama bu son yirmi otuz yılda bu hızla azaldı. Neden 1900’lerde Türkiye’de seri katiller yoktu da 2000’lerde olmaya başladı? Neden seri katil kavramı Anadolu dilinde yok? Seri katili yaratan Anadolu ailesi değil, küresel ve çağdaş denen koşulları bu yönde manipüle edenlerdir. Hele bir de şunu derseniz, siz tümüyle insan düşmanı, komünist vatan haini olursunuz: Her gün iş yerlerinde seri cinayetler işleniyor: İnsanları, yaşamını insanca gerçekleştirme olanaklarından yoksun eden seri cinayetler niye haber yapılmıyor, okullarda derslerde öğretilmiyor?
11. İnek bizim; otlandığı çayır bizim; ineği sağan biziz; yoğurdu yapan biziz; dağıtan, satın alan yiyen biziz; özlüce zenginliği yaratan bizim insanımız. Ama Danone denen bir yabancı bu zenginliği alıp götürüyor” diyen vatan hainidir. “Lipton’un Karadeniz Çayının üzerinde işi ne?” diyen vatan haini bölücüdür. "Nestle dünyanın katil firmalarından biridir; çocuk katilidir" diyen iftiracı vatan hainidir. Hele ürünlerinin ismi bile Türkçe olmayan ve ortaklarının kimler olduğu belli olmayan Ülker’e bir şey söyleyen dinsiz ve imansızdır.
12. “Sigarayla her yıl yirmi milyon insanın ölümüne neden olan endüstriyel üretim durmalıdır, durdurulmalıdır” diyen vatan hainidir.
13. “Alerjilerin en büyük nedeni endüstriyel ürünler olduğu halde, alerji testlerinde hep doğal maddeler kullanan tıp bilimi sahtekardır, katil endüstrilerin bir parçasıdır” diyen biri vatan hainidir.
14. “Vatan kaldı mı ki, hainlik olsun; benim köleliğimin garanti altına alındığı yer artık” diyenler vatan hainidir.
- Bir Dakka, sen gene bizim kutsal değerlerimize ve iyi insanlarımıza, düşlerimize ve düşlerimizi besleyen medyamıza falan saldırıyorsun. Onlar olmazsa biz ne yapacağız. Reklamlar olmasa biz nasıl doğru karar verip alışveriş yaparız? Sabah programları olmasa ne konuşacağız aramızda ve nasıl düşler kuracağız? Düşlerimizi de elimizden almak isteyen vatan haini değil misiniz siz?
- Valla, ben senin ne düşlerini ne de başka bir şeyini alabilecek güç veya konumdayım.
- Olsan, alırsın değil mi?
- Neyin var ki alacağım?
- Düşlerim var ve televizyon önünde ve Migrosta düşletiliyorum. Onlar olmasa ne yapacağım?
- Sana, düş olan düşleri düşleme yerine, gerçeği düşlemeni öneririm.
- Sen serbest ticaret düşmanısın. Terörist falan da olabilirsin.
- Tüh, gene serbestçe soyma özgürlüğüne düşmanca laflar etim. Vatan hainiyim ben ya! Valla vatan satanım! Ama bi Dakka, vatanı satmak için Kızıl Rus ayısı yok artık. Onun da rengi dolar renginde şimdi. Kime satacağım? Kastro da almıyor. Çin de.
- Bulursunuz birilerini siz.
- Şunu hiç düşündün mü: Satabilmek için, ya satılacağa sahip olman gerek ya da satacak güce sahip olman gerek. Vatan haini denenlerin ellerinde satacakları hiçbir şeyi yok ki satsınlar. Vatanı isteseler de satamazlar. Hadi, sen sat bakalım. Hadi sen "satmayın lan" de bakalım. Satamazsın ve satışı durduramazsın, çünkü sen de aynı zamanda zamanı geldiğinde veya gerektiğinde kelepire satılacak olanlardansın.
- Eee, nasıl satacağım?
- Satanların kimler olduğunu öğren. Gözünün önündeler. Onlara sor. Bilgi toplumu var artık. Sana anlatırlar. Anlatmasalar bile, merak etme, internette enformasyon ve bilgi topluma erişir ve demokratikleşir, zenginleşirsin.
- Peki, benim olmayanın satışından nasıl pay alıp köşeyi döneceğim?
- Bazı popüler belediye reislerine falan sor.
NOT: Eyvah gene doğruyu söyledim yanlışlıkla.
NOT: Ne biliyorsun ki doğruyu söylediğini. Bir sürü şey söyledin, bazıları doğru bazıları yanlış.