Son Sözler

irfan erdogan

Tanımlar ve betimlemeler bir faaliyetin açıklamasını yaparken ya o faaliyetin gerçelere dayanmayan imajini kurarlar ya gerçekleri yansıtan sunumlar yaparlar ya da her ikisinin çeşitli oranda karışımıyla karşımıza çıkarlar. Kendi doğrudan ve dolayli kişisel deneyimlerim, deneyimleri olanlardan duyduklarım ve okuduklarımın sentejini yaptığımda, halkla ilişkilerin tanımları halkla ilişkiler pratiğinin amacındaki gerçeği açıklamaktan çok, gerektiğinde istisna ve marjinal göstermeliklere de dayanarak, öznel amaçları genelleştiren ideolojik biçımlenirmelerdir. Dolayısıyla tanım ve eylem arasındaki bağ, eylemin tanımdan geçerek ideolojik idealleştirilmesi, tek yönlü sömürünün iki yönlü fayda olarak gösterilerek normalleştirilmesi, özel çıkar ilişkilerinin genelleştirilmesi, öznelin genel üzerine çökertilerek evrenselleştirilmesi gibi özellikler taşımaktadır.

Örgütlü yaşamı oluşturan insan aynı zamanda örgütlü yaşamın bir parçasıdır. iletişim örgutlü yaşamın varoluşunun, sürdürülmesinin ve değiştirilmesinin zorunlu gereğidir. Bu gerekliliğin merkezinde vatan, devlet, kurum, firma, aile ve cemaat görünse (veya gösterilse) de, aslında bu örgütlü yapılar içinde çeşitli konumlardaki (rollerdeki, görevlerdeki, pozisyonlardaki) bireyler vardır. Birey kamu gelenekleri ve kamu adına yetki kullanan guçler tarafından örgütlenmiş sokakta yürüyen biri, evdeki baba veya anne; okuldaki öğrenci veya öğretmen; iş yerindeki müdür veya işçi/memur; süpermarkettaki satıcı ve müşteri; kamu zenginliklerini özel çıkarlara peşkeş çeken yöneticidir. Dikkat edilirse sokak dahil her örgütlü yapıda ilişkiler vardır. Ailedekini aile ilişkileri, okuldakini öğrenim\öğretim veya eğitim ilişkisi, iş yerindekini iş ilişkisi, pazardakini alışveriş ilişkisi gibi isimlerle anlamladırılabilir. Halk denen bireyler topluluğu ile olan ilişkiye ise halkla ilişkiler denir. Elbette önce halk kavramının ne olduğunu tanımlamak gerekir. Çünkü son zamanlarda halk kavramı ticari örgutlenmelerin çıkarlarını temsil eden bazı eğitimciler tarafından (özellikle işletme okullarında) bir firmada çalışan insanlara (örgütün içhalkı) ve müşterilerine (örgütün dış halkı) olarak daraltılmıştır. Buna şaşmamak gerekir, çünkü vatanı sermayesi ve milleti (iç halkı) çalıştırdığı insanlar ve müşterisi de (dış halkı) malını alanlar olan bir insanın veya grubun sahip olduğu firma kendi kendine, bizliklerin olduğu ve bizliklerle sömürünün yapıldiğı bir vatan biçimini alır. Geleneksel sosyal bilimlerin her dalında kullanılan halk kavramı sosyolojinin bir kavramıdır ve bir toplumsal yapıda yaşayan insanların tümünü anlatmak içın kullanılır. Fakat kullanım ideolojik yaklaşıma göre farklılaşır. Örneğin halk yönetici sınifların (aristokratların veya kapitalistlerin) dışındaki herkes olarak tanımlanabilir. Halk yönetilen kitleler olarak ele alınabilir. Siyasal bilimlerde veya siyaset sosyolojisinde halk ülke olarak betimlenen bir siyasal birimi oluşturan kitleler olarak nitelenir. 1

Bir firmanın binlerce işçisi olsa bile, o işçiler firmanın iç halkı değildir ve firma içındeki ilişkiler de halkla ilişkiler değildir. Fakat eğer firmaları, devletlerin olmadigi yapılarda yaşayan bağımsız siyasal birimler olarak ele alırsak ve halkı da bu birimlere göre tanımlarsak, o zaman çalışanlar firmanın halkı olur.

Bir firmanın milyonlarca müşterisi olsun, bu müşteriler farkli yerlerde ve ülkelerde yaşayan başka firmalar veya bireyler olabilir. Müşteri nasıl oluyor da “dış halk” oluyor? Bir firmanın rakibi veya bir firmanın hem iş yerinde işci olarak hem de dışarıda müşteri olarak sömurduğü insanlar nasıl oluyor da firmanın halkı oluyor? Neden herkesin bildiği, işçi veya müşteri gibi kavramlar yerine “halk,” ve “biz” gibi kavramlar kullanılıyor? İşte bu sorulara cevap bir zamanlar propaganda etkinlikleri ve araştırmaları içınde aranırdı; fakat zamanla propaganda kavramı Hitler ve Stalin’e verildi ve bunu verenler de kendilerine halkla ilişkiler, reklam, seçim kampanyası, “halka istediğini verme”, imaj yapılandırma, toplam kalite yönetimi gibi kavramları aldılar. İşte burada halkla ilişkiler karışıyor işe. Evde insanlar birbiriyle ilişkide, okulda insanlar birbiryle ilişkide, pazarda insanlar birbiriyle ilişkide, firmada insanlar birbiriyle ilişkide, devletler kurumlarıyla insanlarla ilişkide, yani halkla ilişkiler, halkın olduğu her yerde yok mu? Var elbette. Var ise, peki halkla ilişkiler de ne oluyor? Halkla ilişkiler halkın arasındaki gunluk ilişkiler, veya firmanın müşterileriyle, kamu kurumunun kamusuyla olan günluk "“alkla ilişkileri" değildir. Günümüzde okullarda okutulan, halkla ilişkiler cemiyetlerinde ve firmalar dünyasında konuşulan halkla ilişkiler belli amaçlara göre halkın bilinç ve davranışlarınin nasıl yöneltileceğiyle ilgili yönetim konusudur. Sanat diyebiliriz, eğer sanatın içine Makyavelli ve Makyavelli’nin halkını kurnazlıkla uyutma ve hatta apaçık kandırma dahil edilebilirse. Bilim bile diyebilriz, eger sosyal psikolojinin ve iletişimin bulgularıni ve araştirma yöntemlerini kullanarak “iç hakın ve dış halkın “ psikolojik, sosyal, kültürel, siyasal profillerini öğrenip “halkla ilişkiler nasıl kurulur ve yurütülür” adı altında “nasıl işçiler\memurlar aynı aylıkla daha verimli çalıştırılır ve insanlarda gereksiz talepler ve kitle tüketimini gerçekleştiren bilinç nasıl yaratılır” girişimleri bilim ise…

Yukarıdaki açıklamardan ve sorulardan da anlaşılacagı gibi, halkla ilişkiler, sosyal bilimleri ve bilgi birikimini kullanarak, ilişkinin doğasını amaçlanan yönde etkileme etkinliğidir. Dolayısıyla, halkla ilişkiler, süregiden, var ilişkileri etkilemek ve yonlendirmek içın yapılan planlı girişimlerdir. Halkla ilişkilerde var olan ilişkileri anlama ve bu ilişkileri belli amaçlara en verimli şekilde ayarlama amacı vardir. Elbette, bu bir firma ise ve amaç satışı artırmaksa ve satısın artırılması müşteri memnuniyetiyse ve müşteri memnuniyetinin sağlanmasında “satılan mal geri alınmaz” ilişkisinin verimsizliğini yaratan koşullar oluşmuşsa, o zaman “satılan mal iki hafta içınde geri alınır” ile bu ilişki yeniden düzenlenir. Böylece müşteri memnuniyetinde geçerek müştrerinin tutulması ve rakiplere gitmemesi sağlanır. 2

 

-------------------------------

1 Düşünün Almanya’da BigHildaneour lfirmasında çalışan Türk işçileri o frimanın veya Almanyanın halkı mı?öğrenci olarak okulunuzun halkı mısınız, öğrenci misiniz? İş yerinde siz memur veya işçi veya müdür müsünüz yoksa halk mısınız? Düşünün, neden “işçi” değil de “halk” olarak niteleniyorsunuz? Bu tür nitelemedeki kaşıt ne? Ne tur bir imaj yaratılarak ne tür bir amaç gerçekleştirilmek isteniyor?

2 Demek ki halkla ilişkilerde sonunda halk da faydalaniyor. O zaman, irfan, senin bu negatif yorumlamaların geçersiz degil mi? Düşünün. İlişikinin doğasının değişmesi, seni söverek ve morartarak döven polisin, seni severek ve morartmadan dövmesi, sana beş milyona satıp geri almadigi mali, şimdi elli milyona satip iki hafta sonra beğenmezsen geri alması, rüşvet vermeden işini yapmayan ve hatta sana bağıran memurun, sana gülümseyerek ve “bilmene yardımlaşma sandigına yardım pulu parası” keserek işni yapması ilişkisinde “değişen doğalar” neler? Lütfen dikkat edin, ben değişmesin demiyorum; ben degişimdeki farklılıkların dağasınin iyi anlaşılması gerektiğini soylüyorum.